19 Kasım 2009 Perşembe

Sıra dışı bir telefon


Cep telefonu tasarımı konusunda sıra dışı bir yöntem: Bu cebin çok özel bir saati var...


Kanadalı cep telefonu üreticisi Mobiado, özel tasarımlı cep telefonu Professional 105 GMT'yi iki farklı sürüm şeklinde sunacak.

Mobiado 105 GMT'nin Antique ve Stealth ismindeki iki sürümünün de tuş takımının altında altın kaplama mekanik saat bulunuyor. Stealth Edition alüminyum ve safir kristallerinden yapılmışken, 105 GMT Antique kırmızı altın ve ahşaptan oluşuyor. İki sürümün de teknik donanımlar arasında dört bant GSM, MP3 çalar, Bluetooth, 2 Megapiksel kamera ve 1 GB dahili bellek var. Lüks cep telefonlarının fiyatı ve pazar başlangıcı hakkında henüz bir bilgi yok.

Teknoloji Tasarım -Tasarım Süreci


Teknoloji Tasarım, genellikle uygulamalı sanatlar, mühendislik, mimari, ve diğer yaratıcı işler çerçevesinde ele alınır


Teknoloji Tasarım, genellikle uygulamalı sanatlar, mühendislik, mimari, ve diğer yaratıcı işler çerçevesinde ele alınır ve hem bir isim hem bir fiil (tasarlamak) olarak kullanılır.

“Tasarlamak” yeni bir obje (makine, bina, ürün vs) için bir plan yaratma ve geliştirme sürecine işaret eder. “Tasarı” ise hem son plan veya taslak (bir çizim, modelleme vs) ; ya da bir plan vaya taslağın sonucu (üretilen bir obje) için kullanılır. Dilimize tasarlama sözcüğü, İngilizce ve Fransızca da ki “desing” kelimesi karşılığı olarak kullanılmaktadır. Desing kelimesi de Latince kökenlidir.

TASARIM SÜRECİ;

1)PROBLEMİN TANIMI
2)BİLGİ TOPLAMA
3)YARATICILIK VE BULUŞ SÜRECİ
4)ÇÖZÜM BULMA
5)UYGULAMA


1)Problemin tanımlanması: Bir tasarım problemini çözümündeki ilk aşama , problemi tanımlamaktır. Verilen konunu ne olduğunu tam olarak anlama ve o konuyu benimseyebilmektir. Bir problemi tanımlarken, sınırları zorlamak ve alışılmış düşünce sistemlerine takılıp kalmamak gerekir.

2)Bilgi toplama: Yapılacak tasarımda bir hareket noktası bulabilmenin tek yolu, problem hakkında mümkün oldukça çok bilgi toplaya bilmektir.

3)Yaratıcılık ve Buluş: Tasarımcı yada tasarım öğrencisi, konu ile ilgili araştırmalar yapıp gerekli bilgi ve verileri toplamışsa ve bunları değerlendirebiliyorsa yaratıcılığa ulaşılabilir. Yaratıcılık tasarımın en önemli bölümü sayılabilir. Yaratıcılıkta iki aşama olduğu söylene bilir. Tasarımcı kağıda ilk eskizlerini karaladığında “dışavurumculu yaratıcılık” aşamasındadır. Eskiz biraz daha ayrıntılı bir hale getirildiğinde ise “üretken yaratıcılık” aşamasına geçilmiş olur.

4)Çözüm bulma: Yaratıcılık ve buluş süreci, problemin ortaya konması ve olasılıkların araştırılmasına yönelik çalışmaları içerir. Çözüm bulma ise bu olasılıklar hakkında bir karara varılarak, araştırmanın sona erdirilmesidir. Çözüm olarak seçilen olasılıklar, daha sonra ayrıntılı taslaklar halinde hazırlanır.

5)Uygulama: Tüm aşamalardan geçmiş olan tasarımın hazır hale getirilmesi işlemidir.

Teknoloji ve Tasarım Programı


Araştırmalar, çocuklarımızın yaşayacağı zamanın en belirgin özelliğinin başkalarının ürettiklerini kopyalamak olmadığı gerçeğini ortaya koymaktadır.


Araştırmalar, çocuklarımızın yaşayacağı zamanın en belirgin özelliğinin başkalarının ürettiklerini kopyalamak olmadığı gerçeğini ortaya koymaktadır.

Günümüzde herkesin kabul ettiği kaçınılmaz bir gerçek vardır. O da çocuklarımızın yaşayacağı zamanın bizim yaşadığımız zamandan çok farklı olacağıdır. Bu noktadan hareket ettiğimizde çocuklarımızın kazanması gereken bilgi, beceri ve tutumlar da mutlaka farklı olacaktır. Araştırmalar, çocuklarımızın yaşayacağı zamanın en belirgin özelliğinin başkalarının ürettiklerini kopyalamak olmadığı gerçeğini ortaya koymaktadır.

Gözlem, sorgulama, araştırma, değerlendirme ve yaratıcılık gibi Teknoloji Tasarım için gereken zihinsel süreçleri yeterince aktif hâle getirmeyen, tekdüze çalışmalarla, sadece el becerisini geliştiren yaklaşımlarla yarının dünyasında yaşayacak insanların beklentilerini karşılamak mümkün değildir.

Bu amaçla çocuklar, ihtiyaçlar ortaya çıkmadan tahmin etme ve farklı sorunları yakalama, bunlara yaratıcı çözümler geliştirme, tasarım hâline getirme, tasarımın üretim aşamalarını belirleme ve üretme becerisi kazanmalıdır. Tüm bunların ışığında Teknoloji Tasarım Dersi Öğretim Programı’nın gelecek nesillerin yaşayacakları çağın ihtiyaçlarına cevap vermesi amaçlanmıştır.

Vizyon 2023 ’ün ana teması, “Atatürk ’ün işaret ettiği muasır medeniyet seviyesine ulaşma hedefi doğrultusunda; bilim ve teknolojiye hakim, teknolojiyi bilinçli kullanan ve yeni teknolojiler üretebilen, teknolojik gelişmeleri toplumsal/ekonomik faydaya dönüştürme yeteneği kazanmış bir refah toplumu yaratmak” üzere, önümüzdeki 20 yıl için bilim ve teknoloji vizyonu oluşturmak ve bu doğrultuda politika önerileri geliştirmektir.

Bir ampul fabrikamız bile yok


Dünyaya teknoloji ürünleri ihraç eden bir ülke olarak Türkiye'nin bir ampul fabrikası olmadığını biliyor muydunuz?


İlk duyduğundunuzda inanmak gelmiyor içinizden biliyoruz ama durum böyle. Mesele ampul üretecek teknolojinin olmaması değil, Türkiye'nin ampul üretiminde dünya devleri ile rekabet edecek gücünün bulunmamasındaymış meğerse. Yani mesele uluslararası ticaretin son yıllarda çizdiği yeni rota ile ilgiliymiş.

Şöyle ki uluslararası üretim yapan dev kuruluşlar üretim yapılarını yeniden gözden geçirirken ampul üretiminde üs olarak Türkiye'yi değil, Macaristan, Polonya, Slovakya ve Romanya gibi ülkeleri seçtiler. Ve Türkiye'deki ortaklı fabrikalarını kapatıp ismini saydığımız ülkelere yatırım yaptılar.

Bu gelişmeler karşısında 2000 yılında General Elektrik, 2002 yılında Philips Türkiye'deki fabrikalarını kapattılar. Tek yerli ampul üreticisi Tekfen'de rekabete dayanamayacağını açıklayarak 2002 yılı Temmuz ayında ampul üretimine son verdi. Türkiye 2002 yılından bu yana ampul ihtiyacının tümünü ithalat yoluyla karşılıyor.

Böylece Vehbi Koç'un 1948 yılında başlattığı Türkiye'nin 57 yıllık ampul serüveni de bitmiş oldu. Bilindiği gibi vehbi Koç, bir konuşmasında " Benim sanayi hayatıma 1948 yılında ampul fabrikası ile başlar" demişti. Gerçekten de Türkiye'nin ilk sanayi tesisi yarı Amerikan sermayeli General Elektrik fabrikasından sonra 1963 yılında Tekfen ilk yerli sermayeli ampul fabrikasını kuruyor.

Daha sonra 80'li yılların başında yüzde 100 Hollanda sermayeli Philips atak yaparak Tekfen'e rakip oluyor.1970'lerde Tekfen ile Philips arasında kurulan ortaklıkla oluşan Bastaş'ta kendisinden önceki firmalar gibi kapanmış durumda.

Sözün özü. Bugün Türkiye ampul ithlatı yapan bir ülke. Dünyaya televizyon, beyaz eşya, otomotiv gibi üst teknoloji ürünleri ihracatı yapan ve bunda dünyada hatırı sayılır sıralamalarda yer alan Türkiye sıradan bir ampul için ithalat yapmak zorunda.

Türkiye'de yılda 120 milyon adet normal ampul, 26 milyon adet düz ve simit floresan kullanılıyor. Yarım yüzyıla yakındır Türkiye'nin ampul ihtiyacı yurt içinde yapılan üretimle karşılanırken ve hatta üretimin küçükte olsa bir bölümünü ihraç ederken şimdi Türkiye ampul ihtiyacını yüzde 100'ünü ithalat yoluyla karşılamak zorunda kalıyor.

350 milyon dolarlık bir ampul pazarı olan Türkiye'de yerli bir ampul üreticisi yok. Dünyada ampul ve armatür piyasasının büyüklüğü 45 milyar dolar, bu rakamın 30 milyar dolarını da ampul oluşturuyor. Pazarda Uzakdoğu kökenli 50'e yakın firma rekabet ediyor.Ancak en büyük üreticiler yine General Electrik, Philips ve Siemens .

Dünyada ve Türkiye'de enerji, enerjiye yönelik devasa yatırımlar gündemden düşmezken 21. yüzyılda bir ampul fabrikamızın olmadığını hatırlamak ve tüm ilgililere hatırlatmak istedik.

Kağıt kalınlığında pil!


İsveçli bilim adamları... Evet, yine onlar! Yine yeni bir buluş! Bakın bu sefer ne keşfettiler.


Dünyanın dört bir yanındaki bilim adamları, çevre dostu, ucuz ve kulanı kolay enerji kaynakları üretmek için adeta birbirleri ile yarışıyorlar. İsveç'ten gelen bir haber ise oradaki bilim adamlarının bu yolda ilginç bir aşama kaydettiklerini ortaya koydu. Polipirol adlı bir malzemenin yardımıyla enerji depolayabildiklerini ve bu enerjiyi kullanabildiklerini keşfeden Bilim adamları bu sayede çok ince ve doğa dostu piller üretmeyi başardılar.

İnsan saçının sadece 50 binde biri genişliğinde üretilebilen bu malzemenin diğer bir avantajı oldukça ucuza mal oluyor olması. Geleneksel pillerden daha hızlı şarj olabilen bu yeni piller, ucuz olmalarına rağmen çok fazla enerji depolamak için uygun değiller. Bu yüzden en azından şu an için bu pilleri cep telefonu veya diz üstü bilgisayarlar gibi araçlarda kullanmak yerine, kullanıp atılacak, özel ışıklı hediye paketleri veya tebrik kartları için son derece uygun olduğu düşünülüyor. Kötü haber ise bu ince enerji kaynaklarının günlük kullanıma girebilmesi için yaklaşık 20 yıllık bir süreç geçmesi gerektiği ön görülüyor.

Mindset,Türk Otomobilinde Yeni Devrim


Mindset video elektrikli otomobil, Türk'ün gururu olacak


Tasarım dâhisi Murat Günak`ın Türkiye için dizayn ettiği güneş ve elektrik enerjisiyle çalışan otomobili Başbakan Erdoğan test etti. Günak`ın çevreci aracı 7 saniyede 100 km hıza ulaşabiliyor.

48 YIL SONRA OTOMOBİL'DE İLK "DEVRİM"

İlk Türk otomobili Devrim`den tam 48 yıl sonra bu kez Türk tasarımı çevreci bir otomobile imza atıldı. Ünlü tasarımcı Murat Günak`ın geliştirdiği hibrid otomobil Mindset`i Türkiye`de üretmek için sürdürdüğü çalışmalar meyvesini verdi.

Yaratıcı Türk Murat Günak girişimci genlerinin etkisiyle 400-500 milyon euroluk yatırım desteği için Başbakan Erdoğan'la görüştü. Günak'ın yanında İsviçreli ortağı Lorenzo Schmid de vardı.


PROJE YATIRIMCISI TÜRK OLACAK

Otomobildeki Türk devrimine finans sağlayacak olan yatırımcının Türk olması konusunda anlaşıldı. Yatırımcılar arasında Volkswagen`i Türkiye`de yatırıma ikna etmeye çalışan Doğuş Grubu'nun başarılı Başkanı Ferit Şahenk de bulunuyor. Bir aksilik çıkmazsa yatırımcı sayısı 4 olacak.

VW'DEN AYRILIP KENDİ MARKASINI YARATTI

VW Grubu tasarım Başkanlığı`ndan ayrıldıktan sonra İsviçre`de kendi markasını yaratmak için çalışmaya başlayan Murat Günak, Mindset adını verdiği hibrid aracı üretmek için yatırımcı arıyordu.

SABAH gazetesinde çıkan haberler üzerine harekete geçen Yatırım Ajansı, TAYSAD ve İhracatçılar Birliği, Murat Günak`la temasa geçti. Murat Günak`ın da Mindset`i Türkiye`de üretmeye sıcak bakması, çalışmayı hızlandırdı. Günak`ın Mindset`i anavatanında üretmeyi istediğini söylemesinden etkilenen Başbakan Erdoğan, rahatsızlığına rağmen özel araçla üstü kapalı olarak getirilen Mindset`in direksiyonuna geçip sır gibi saklanan projeyi tüm dünyaya duyurdu. Başbakanlık resmi konutu etrafında tur atan Erdoğan, teknoloji harikası otomobili oldukça beğendi, motorun çok sessiz çalıştığını söyledi.


7 SANİYEDE 100 KM HIZ

Türk tasarımcı MURAT GÜNAK`ın tasarladığı hibrid (hem elektrikli hem de benzinli motorla çalışan otomobil) motorlu araç; 7 saniyede 100 kilometre hıza ulaşabiliyor. 100 beygir gücünde motora sahip Mindset`in aküleri, frene basıldığında dolmaya başlıyor.

Dolu aküsüne ek olarak benzinli motor desteğiyle yol alabilen Türk hibrid'i Mindset tek şarjla 800 kilometre yol yapabiliyor.

İsteğe bağlı olarak 26 beygir gücünde iki silindirli benzinle çalışan portatif motorla desteklenebiliyor. Mindset, güneş enerjisi ile giderken arka stop lambası yeşil renkte yanıyor. Fiyatının 50 bin Euro civarında olması beklenen elektrikli otomobil, 800 kg ağırlığa sahip. İlk etapta yılda 10 bin adet üretilmesi planlanıyor.


TÜRK'ÜN ADINI DUYURACAK

Otomobilin maksimum hızı saatte 140 kilometre. Bu arada Devlet Bakanı Çağlayan da, `Türkiye açısından dünyanın çok önemli yatırım ve markası olacak, dünyaya Türk adını, Türk imajını duyuracak`` dedi. Çağlayan, otomobili Türk sanayicisinin Anadolu`daki KOBİ`leriyle beraber üreteceğini söyledi.


MINDSET'İ TÜRKİYE İÇİN YAPTIM

Murat Günak tasarımın 2 yıl sürdüğünü belirterek, `Beyefendiye gösterdik. Bizim için çok büyük bir gün. Mutlu bir şekilde geri dönüyoruz`` dedi.

Mercedes, Volkswagen ve Peugeot firmalarında tasarım başkanı olarak çalıştığını anımsatan Günak, bu aracı Türkiye için yaptığını söyledi. Günak, Başbakan`ın çok mutlu olduğunu ifade ederken de `Baksanıza araçla dışarıya çıktı`` dedi.


SERİ ÜRETİM OLACAK MI?

`Aracın seri üretiminin yapılıp yapılamayacağı`` sorusu üzerine ise Günak, Devlet Bakanı Zafer Çağlayan`ı işaret ederek, `Beyefendiye sormalı`` dedi. Geçen hafta sonu İstanbul`a gelen Günak, Devrim Arabaları filmini de izledi.


İLK DEVRİM AĞLATTI

Mühendislerin verdiği mücadeleden etkilenen Günak, filmin sonunda gözyaşlarına hakim olamadı ve hüngür hüngür ağladı.

Mindset'te Güvenlik:

Kaynaklanmış alüminyum profillerden oluşan bir yürüyen aksam destekleyici öğeleri sağlıyor. Bu yürüyen aksama harici kaplamaları oluşturan elyafla güçlendirilmiş, plastik bileşenler takılmış. Güvenlik içeren yolcu bölmesi yürüyen aksamın bir parçası ve bütün yolcu kısmının etrafını saran son derece katı bir konstrüksiyondan oluşuyor. Dahası, kapılardaki ve aracın üzerindeki güçlendirici profiller ve öndeki hava yastıkları yolcuların güvenliğini arttırıyor.

Mindset'te sınırısz seçenek:
Örnek vermek gerekirse, yol kapsamını artırmak için kullanılabilecek, ihtiyaç duyulmadığında garajda bırakılabilen bir menzil uzatıcı güneş panelleri, ayrıca ayarlanabilen, özel amaçlar için, örneğin golf çantaları, giysiler, alışveriş, köpekler vs. için gereken ekstra girintilere ve eklere sahip bir iç hacim bunların arasında sayılabilir.


PEKİ BU AŞAMAYA NASIL GELİNDİ

Küresel ekonomik krizin vurduğu otomobil sektöründe dev şirketler birer birer batarken, Murat Günak bu olumsuzlardan etkilenmemeye çalışarak hayalini gerçekleştirmek uğruna çabaladı. Dün tanıtılan projeye destek verense İsviçreli yatırımcı Sprit Avert`in patronu Lorenzo Schmid oldu.

Toplam 250 milyon euro yatırım yapılan Mindset bu yılın ikinci yarısında satışa çıkacak.


Etiketler : Mindset türk otomobili

85 yaşında bilgisayar kursuna yazıldı


Teknoloji merakı yüzünden 85 yaşında bilgisayar kursuna yazıldı


Teknolojinin imkânlarından faydalanmak isteyen 85 yaşındaki Orhan Ergün bilgisayar kursuna yazıldı.

Antalya'nın Alanya ilçesi Konaklı beldesinde yaşayan Orhan Ergün, çocuklarının ve torunlarının bilgisayara olan ilgisinden etkilenerek bilgisayar eğitimi almaya karar verdi.

Recep Karaca Çok Programlı Lisesi'nde kurs açıldığını duyan Ergün, çocuklarının da desteğiyle kursa yazıldı. Türk Hava Yolları'ndan (THY) emekli Ergün, şimdi ileri düzeyde bilgisayar eğitimi alıyor. İyi derecede İngilizce ve Fransızca bilen Ergün, gözlerinde sorun olduğu için klavyedeki harfleri ve yazıları yanında getirdiği mercekle okuyor.

Kursun maskotu haline gelen Orhan Ergün, öğretilenleri çabuk kavrayarak uygulamaya büyük önem veriyor. Başarısı ve çabasıyla gençlere örnek olan Ergün, 10 parmak klavye kullanmayı da öğrenmek istiyor. Kurs sonunda Ergün, bilgisayar kullanım sertifikası alacak.

Öğrenmenin yaşı ve zamanı olmadığını vurgulayan Orhan Ergün, teknolojinin her türlü imkânından yararlanmak için kursa yazıldığını söyledi.

Kursa yazılma kararı aldığında çevresindekilerden olumsuz tepkiler aldığını aktaran Ergün, azim ve gayretin her şeyin üstesinden geleceğine işaret etti.

Kursa katılan gençlerin kendisine çok yardımcı olduğunu anlatan Ergün, ilk günlerde klavyedeki harf ve sayıları bulmakta güçlük çektiğini belirtti.

"KAHVEHANEDE VAKTİMİ ÖLDÜRECEĞİME GENEL KÜLTÜRÜMÜ GELİŞTİRECEĞİM"

"Kahvehanede oyun oynayarak vaktimi öldüreceğime bilgisayarda sörf yaparak genel kültürümü geliştirmek istiyorum." diyen Ergün, yaşlı insanların çoğunun gününü ya evde oturarak televizyon önünde ya da kahvehane köşelerinde oyun oynayarak geçirdiğini anlattı.

Bilgisayar kullanımını tam olarak öğrendiği takdirde dizüstü bilgisayar alarak anılarını belge haline getireceğini ifade eden Ergün, öldüğünde belgenin torunları ve yakınlarına hatıra kalacağına işaret etti.

Eskiden bir ödevi yapmak ya da bir bilgiye ulaşmak için öğrencilerin kütüphane kütüphane dolaştığını kaydeden Ergün, "Şimdi gençler çok şanslı. Öğretmenleri tarafından öğrencilere verilen ödevlere internette hemen ulaşılabiliyor. İnternetin bu nimetlerinden ben de yararlanmak istiyorum. Bu nedenle kursa yazıldım." dedi.

Recep Karaca Çok Programlı Lisesi Müdürü Abdurrahman Yıldırım da 85 yaşında olmasına rağmen Orhan Ergün'ün kurstaki başarısının kendilerini şaşırttığını söyledi.

Ergün'ün çok marifetli ve anlama yeteneği güçlü olduğunu kaydeden Yıldırım, gençler kadar başarılı olduğunu vurguladı.

Evde günlerini öldüren yaşlı insanlara Ergün'ün örnek olduğunu aktaran Yıldırım, bilgisayara merakı olan yaşlıları kursa davet etti.

Teknoloji onlardan sorulacak


Bilişimde yükseliyor, yazılım ithal ediyorlar. Çok kutuplu dünyada yazılım Hindistan'dan sorulur.


Çin'in bir gün bir numaralı teknoloji devi olacağını mı sanıyorsunuz? Aslında Çin'den büyüğü de var.

Büyük atılımların ardından, yakın gelecekte Çin'in Dünya teknoloji lideri olacağını düşünenlerin sayısı hiç de az değil. Ancak işin görünmeyen kısmında çok daha farklı bir ülke; Hindistan yer alıyor. Gidişata bakılırsa, Hindistan çok yakında Çin'den bekleneni kendisi gerçekleştirecek.

Hindistan teknoloji hizmetlerinde dünya liderliğine yükseliyor. Zayıf dolar Amerikan Ekonomisini sarsarken, Forbes'in CEO'su kendisine Amerikan hükümetinin acil önlem planı üzerine sorulan soruya karşılık olarak şu açıklamayı yaptı: "Çökmenin eşiğinde olan finans sitemini ayakta tutmak için acil para pompalandı. Ancak krizin aciliyetini bittiğinde bunun farkına varabilmek gerekiyor"

Oyunculuğu bırakıp liderliğe gidiyorlar...

"Amerikan hükümeti bu yıl ekonomik iyileşmeyi yavaşlatan hatalar yaptı. Vergiler düşürülmedi, dolar istikrar kazanmadı ve bu yüzden yatırımlar zarar gördü. Küçük işletmelere para akışı zarar gördü." Öte yandan Hindistan'ın oldukça başarılı olduğunu ve Hindistan ekonomisinin beklenen yüzde 6 yerine 2008-2009'da yüzde 6.7 yükseldiğini belirtti.

Forbes CEO'suna göre Hindistan 1991'de başladığı liberalleşme hareketine devam etmeli, vergileri daha da basitleştirerek yurt dışı yatırımın akışını arttırmalı. Bununla da kalmayarak alt yapısını geliştirmeli. Böylece Hindistan teknoloji hizmetlerinde dünya oyunculuğundan dünya liderliğine yükselebilir.

Örnek gösterdiği kuruluşlar arasında Tata Consultancy Services isimli yazılım ithalatçısı da yer aldı.

Şişme kemer hayat kurtaracak


Yolculara ekstra koruma sağlayan ve hava yastığı gibi şişen emniyet kemerleri üretildi.


Otomotiv devi Ford, araçların arka koltuklarını kaza anında tıpkı hava yastığı gibi otomatik olarak şişen emniyet kemerleri koydu.

Uzmanlar, bu kemerlerin bilhassa çocuklarda kaburga kırılmalarını, iç kanamayı ve yaralanmayı önlemede etkili olacağını belirtiyor.
Yetişkin yolcular da bu şişme emniyet kemerlerinden faydalanabilecek.

Şişme kemerler normal emniyet kemeri ile aynı şekilde takılıyor.

Yeni teknoloji gelecek yıl ABD'de üretilecek son model Ford Explorer 4x4'lerle piyasaya sürülecek.

Kemerler şöyle çalışıyor: Olası bir kaza halinde Explorer'daki sensörler, darbenin sertliğini hesaplayacak ve kemerleri 40 milisaniyede şişirecek.

Havayastığı emniyet kemerleri, darbenin etkisini geleneksel emniyet kemerine göre bir alana beş kat daha fazla dağıtıyor.

Bu da yolcunun gögüs kısmına oluşacak baskıyı azaltıyor ve baş ve boyun hareketini kontrol ediyor.

Yeni kemerleri deneyenlerin yüzde 90'ı bunların geleneksel kemerlere çok benzediğini ve çok daha rahat olduğunu söylüyor.

Türkiye’nin ilk süper otomobili


Türkiye’nin ilk süper otomobili 2010’da yollara çıkmayı bekliyor.


Tuzla’da faaliyet gösteren ve ürettiği modern sahil güvenlik botlarıyla dikkat çeken Yonca-Onuk tersanesinin ortağı Ekber Onuk, adını 1998’da kaybettiği oğlu Kaan’ın lisedeki lakabından alan süper spor otomobilini günışığına çıkarttı.

485 beygirlik motora sahip olacak “Sazan”, 2010 yılında yol testlerinin tamamlanmasından sonra satılmaya başlanacak.

Aynı zamanda Anadol STC 16’nın tasarımcısı olan Eralp Noyan ve genç tasarımcı Gökhan Akış’ın şekillendirdiği Onuk Sazan S, yaklaşık 200 bin euro civarında fiyata sahip olacak ve yılda 3 ila 5 adet arasında üretilecek. Nissan’ın 3.5 lt V6 motoruyla donatılacak çift turbolu araç, şimdilik bu motorla yapılacak testleri bekliyor. Şasisi özel olarak geliştirilen, ortadan motorlu ve iki kişilik Sazan S, karbon fiber denilen hafif ve dayanıklı maddeden üretilmiş bir gövdeye sahip. Çalışmaları, çeşitli duraksamalarla yaklaşık 15 yıl süren otomobilin tavanı da çıkartılabiliyor.

Onuk ve ekibinin ikinci otomobili olan S56 ise, Sazan S’in neredeyse 6’da biri fiyata sahip olacak. Geliştirme aşaması süren iki kişilik üstü açık S56, 110 HP’lik bir Renault motoru kullanıyor. Tasarımında Porsche’nin 356 modelinden ilham alınmış.

1 milyon dolara Batmobil, makineli tüfekler dahil


Batman hayranı çılgın bir İsveçli, tam 1 milyon dolar harcayarak 3.5 yılda Batmobil’in kopyasını yarattı.


Gotham’ın zengin işadamı Bruce Wayne kadar banka hesabı şişkin olmasa bile, İsveçli Batman hayranı yine de Batmobil’ine harcayacak 1 milyon doları bulabilmiş. 1973 model bir Lincoln Continental şasisi üzerine kurulan Batmobil’in bitirilmesi tam 3.5 yıl almış.

Stockholm trafiğinde deneme şansı olmasa da araçta 700 beygir gücünde bir motor bulunuyor. Ayrıca ‘orijinal’Batmobil’de bulunan akıllı navigasyon sistemi, her yönü izleyen HD kontrol kameraları, tümüyle otomatik kapılar, şanzıman, otomatik pilot, yol bilgisayarı da araçta eksik değil.

Ancak bu aksam içinde en tuhafı, Batmobil’in üstündeki yuvalardan fırlayıp ‘düşmana’ ateş açan makineli tüfeklerin aynen bu araçta da bulunması. Elbette İsveçli makanlar, bu silahların dolu olarak gezidirilmesini yasaklamış.

Yeni BMW X6 büyülüyor


BMW'nin 2010 model ActiveHybrid X6 SUV'u hem fiyatı hem de teknolojik özellikleriyle büyülüyor.


2010 Model BMW ActiveHybrid X6 kaputun altında hem yüksek performans vermeyi, hem de kendi sınıfı için rekabetçi yakıt tasarrufu sunmayı amaçlıyor.

İki farklı hedefi bir arada başarabilmek için, 400 beygir gücünde, 575 lb-ft tork sağlayan çift turbo şarjlı 4.4 litre V8 motor ile, 2.4 kWh batarya ile çalışan iki elektrik motoruna sahip.

Elektrik motorları 91 ve 86 beygir gücündeler ve sırasıyla 192, 206 lb-ft tork sağlıyorlar. Toplamda 485 beygir güce ve maksimum 575 lb-ft torka sahip bu araç gerçekten de çok güçlü. Bu toplam güce benzinli motora ilaveten elektrik motorlarını çalışarak ulaşabiliyor.

Tam tersini yaparak benzinli motor çalışırken frenleri kullanarak elektrik motorunu şarj edebiliyor. Elektrik motoru şehir içi düşük hızlarda büyük ekonomi sağlıyor.

İki modlu CVT şanzıman

Resmi rakamlara göre 100 kilometre hıza 5.6 saniyede çıkabiliyor. BMW'nin GM ve DaimlerChrysler ile birlikte geliştirdiği iki modlu CVT şanzımanını kullanan ilk BMW araç, bu açıdan da oldukça özel.

Bu şanzıman daha önce Dodge Durango ve Chrysler Apsen hibritlerde kullanılmıştı. Gelecek olan Mercedes-Benz ML450 hibrit araçta ve GM'nin hibrit kamyonet ve SUV'larında da kullanılacak.

BMW'nin hibritinin farkı, ek olarak 3 sanal vites oranına sahip olması ve böylece toplam 7 vitesli olması. Vitesler menumatik olduğu için vites topuzu gibi konsol üzerinden de değiştirilebiliyor.

Bütün bu özelliklere ve daha fazlasına sahip olan 2010 BMW ActiveHybrid X6, ileri teknoloji hibrit araçlar için oldukça sağlam bir örnek. 90.000 dolarlık fiyatı da cebi derin olanların bile cebini yakacak gibi görünüyor.

Pervanesiz Fan


Dyson firması tarafından geliştirilen Air Multiplier isimli fan, üzerinde pervane olmadan hava üfleyebiliyor


Özellikle çocukları yaralama riskine karşı geliştirilen yeni fanlar, pervane içermediği için güvenli bir şekilde kullanılabiliyor. Silindir şeklinde bir kaide üzerinde bulunan bir daireden oluşan sistemde pervane sistemi silindir gövdenin içine gizlenmiş. Pervaneden gelen hava akımı dairesel bölüme geliyor ve buradan ileri doğru hareket ediyor. Bu sayede hava akımı sağlanmış oluyor.

İlk olarak ABD'de satışa sunulan Air Multiplier'ın 10 inç ebatındaki modelinin fiyatı 299.99, 12 inçlik modeli ise 329.99 dolar olarak belirlendi.

Dyson'un yeni cihazı sağa ve sola doğru hareket edebildiği gibi öne ve arkaya doğru eğimli bir şekilde de çalışabiliyor.

Süper yat


Tam 58 metre uzunluğundaki bu yat sadece görkemiyle değil, teknolojisiyle de büyülüyor.


58 metre uzunluğunda ve eşsiz görünüme sahip bu yat tasarımının çizgileri Alastair Callender'a ait. Adeta başka bir dünyaya ait hissi uyandıran yat gücünü güneş, rüzgâr ve yakıttan alıyor.

Henüz tasarım aşamasındaki bu özel yatın fiyatı milyon dolarlar seviyesinde gezineceği için herkesin sahip olabileceği türden bir ulaşım ve eğlence aracı olacağını söyleyemiyoruz.

Güneş enerjisi ile sabit bir hızda yol alacağı düşünülen yatın rüzgâr kuleleri sayesinde daha da hızlı bir hale geleceği öngörülüyor. Tam anlamıyla çevreci olarak nitelendiremeyeceğimiz bu yatın henüz yapılmamış olması kimilerini üzecek; fakat en azından bu gösterişli yatın maketlerinden birine sahip olmak bile yeterli olabilir.

Yozgatlı’lar neden erken ölüyor


Verilere göre, ömrü en az olan insanların yaşadığı il Yozgat. Şimdi tüm sağlık kuruluşları bu işin sırrını çözmek için ter döküyor


Bozok Üniversitesi Tıp Fakültesi bünyesinde oluşturulan ekip, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Acar, “Yozgat, Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, Türkiye'de en az ömrü olan insanların bulunduğu bir yer. Tıp Fakültesi Dekanlığı olarak büyük bir ekip oluşturduk, bunun sebeplerini ortaya koymaya yönelik alan taraması yapıyoruz” dedi.

Yozgat halkının yaşam süresini düşüren sebepler arasında hipertansiyon, beslenme şekilleri, genetik hastalıklar, altyapıdaki sıkıntılar gibi konuların olabileceğine dikkati çeken Prof. Dr. Acar, yaptıkları bazı alan taraması ve araştırmalarda köylerde asbestli boru kullanıldığı, bazı köylerde silikosiz, bazılarında kanser vakalarında artış, bazılarında guatr gibi hastalıkların yaygın olarak varlığını belirlediklerini söyledi.Projenin 3 yılı kapsadığını ifade eden Acar:
“Projenin ilk aşamasında yoğun guatr hastalığının bulunduğu Kadışehri ilçemizin Elmalıçiftliği ve Yoncalı köylerine gittik. Elmalıçiftliği köyünde hemen hemen bütün kadınlarda guatr hastalığı var. Yozgat'ın beslenme alışkanlıkları açısından Türkiye'de en sorunlu şehirlerinden birisi olduğunu sanıyoruz. İnsanlar aşırı tuz tüketiyor, aşırı kolesterollü besleniyor. Yozgat'ta bu tip beslenme alışkanlığı oldukça yaygın, bu alışkanlıkları değiştirmemiz lazım.”dedi.

TUZ TÜKETİMİ ÇOK FAZLA

Prof. Dr. Hasan Acar, Türkiye'de tuz tüketiminin fazla olduğunu, Yozgat'ta ise Türkiye ortalamasının da üzerinde bir tüketimin söz konusu olduğunu söyledi.

Acar, yıllar önce Türkiye'de iyot eksikliğinin önemli bir sorun olduğunu, bugün ise bunun sorun olmaktan çıktığını, iyot eksikliği tespit edilmesi halinde iyotlu gıdaların tavsiye edildiğini, kesinlikle tuz önerilmediğini belirterek

“Bakanlığımızın 'İyotlu tuz tüketin' talimatı halkımız tarafından genel anlamda yanlış anlaşılıyor. İyotlu tuzun faydalı olduğu kanaati oluşuyor. Tüm Türkiye'de hipertansiyona bağlı kalp ilaçlarından 1 milyar dolar giderimiz var, can kayıpları da en fazla bu sebeple oluyor. Hipertansiyona bağlı olarak her 2,5 dakikada bir kişi ölüyor. Halbuki Türkiye çapında 60 ton az tuz tüketsek bu ölümlerin 5'te 1'ini önlemiş oluruz. Her yıl Türkiye olarak sadece hipertansiyon ilaçlarına verdiğimiz para bir milyar lira. 60 ton daha az tuz tükettiğimiz zaman 100 milyon dolar yani 150 milyon lira cebimize kalacak, hem de binlerce can kaybını önlemiş olacağız.”dedi.

Tarihteki ilk estetik operasyon


Geliştirmiş olduğu mikro kesme yöntemi ile burun estetiği ameliyatları konusunda tüm dünyada otorite kabul edilen plastik cerrah ve heykeltıraş Op. Dr. Yakup Avşar, CT tarama teknolojisinden yola çıkarak dünyada bir ilke imza attı


Op Dr. Yakup Avşar, Berlin Neues Museum'da yer alan ve ünlü saray heykeltıraşı Thutmose tarafından yapılan Nefertiti büstünü inceledi ve büste tarihin ilk estetik operasyonunun yapıldığı kanısına vardı. Dr. Avşar, büstün CT teknolojisiyle derinlemesine inceledi ve elde ettiği verilere göre büstün zarar görmüş kulak kısımlarını rekonstrüksiyon yöntemi ile tamamladı. Büstü yeniden yaparak, Nefertiti'nin estetiksiz yüzünü de ortaya çıkardı.

"KAYIP KRALİÇE"NİN YÜZÜ BULUNDU

İsmi "güzelden gelen" anlamını taşıyan ve tarih boyunca güzellik sembolü olarak kabul edilen Nefertiti, bundan 3000 yıl önce kocası firavun Akhenaton ile birlikte Eski Mısır'ı radikal bir yenilenme sürecine soktu. Bu süreçte eski başkent, Teb'den Amarnaya taşındı, inanılan tanrı değiştirildi ve bütün bunların ardından aile üyeleri esrarengiz bir şekilde kaybolmaya başladı. "Kayıp Hanedan"la ilgili günümüzde bu döneme ait somut bir kanıt yoktu. Nefertiti'nin yüzü bugüne kadar bir sır perdesinin arkasında saklı kaldı. Op. Dr. Yakup Avşar, Berlin'deki Nefertiti büstünü CT tarama teknolojisinden yola çıkarak gerçek bulgular ışığında analiz etti.

Op Dr. Yakup Avşar, CT taraması sonuçlarına göre büste rötuş yapıldığını ve Nefertiti'nin gerçek yüzünün aslında heykelin dış sıvasında değil, iç sıvasında bulunduğunu belirtti. Dr. Avşar, "CT taramasında gördük ki Nefertiti, yüzünde hoşnut olmadığı yerleri heykeltıraşa düzelttirmiş. Nefertiti'nin ağız ve yanak bölgelerindeki kırışıklıklar yok edilmiş, tümsekli burnu düzeltilmiş ve elmacık kemikleri belirginleştirilerek dönemin güzellik ideallerine uygun bir şekle getirilmiş." dedi.

Güneşi izleyen fotovoltaik sistem


Türkiye'de ilk defa güneşi izleyen fotovoltaik sistem kuruldu.


Muğla Üniversitesi (MÜ), Türkiye'de ilk defa güneşi takip ederek elektrik üreten "fotovoltaik", yüksek verimle su ısıtan, "güneş termal" sistemleri törenle hizmete açtı.

Güneşin durumuna göre yön değiştiren fotovoltaik sistem, MÜ Bilimsel araştırma Projeleri Merkezi, Alman Enerji Ajansı (Deutsche Energi-Agentur Gmbh) ve Alman SUNSET firması işbirliğiyle yapıldı

MÜ Kampüsü içinde uygulanan proje uygulaması hakkında bilgi veren Bilimsel Araştırma Projeleri Merkezi öğretim üyelerinden, proje koordinatörü Yrd. Doç. Dr. Rüştü Eke, "Kurduğumuz iki sistem var. Bunlarla üretilen elektrik enerjisi, yılda toplam 31 bin KW/saattan fazla olacak. Başka bir deyişle 10 evin aylık 250 KW/saat olarak hesaplanan sarfiyatını yıl boyunca karşılayabilecek güçte. Sistemlerimiz, güneşi doğuşundan batışına kadar takip etmektedir." dedi.

Güneş enerjisinden elde edilen elektrik, üniversitenin elektrik şebekesine bağlı. Gelecekte bu sistem genişletilerek, üniversitenin ihtiyacı olan elektriğin tamamının üretilmesinin mümkün olabileceği, hattâ yerleşim birimlerini de elektrik verileceği belirtiliyor.

MÜ Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu çatısında kullanılan güneş termal sistemle de yarı olimpik yüzme havuzunun ihtiyacı olan sıcak su sağlanıyor.

Bunun alışılmış güneşle su ısıtma sistemlerinden farkı ise daha geniş ve büyük panellerden oluşması. Termal sistemin, geliştirilerek sıcak su ihtiyacı olan her alanda kullanılabileceği ifade edildi.

Kanseri köpekler teşhis edecek


Köpeklerin kanser teşhisinde kullanılması için kolları sıvayan Prof. Dr. Dodurka, "Hiçbir tıbbi alet köpeğin burnu gibi değil. Erken teşhis hayat kurtarır" dedi.


Hassas koku alma özellikleri sayesinde narkotik operasyonlarında uyuşturucuyu bulan, enkaz altından yaralıları kurtaran köpekler şimdi de kanseri teşhis edecek. İstanbul Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi İç Hastalıklar ve psikoloji uzmanı Prof. Dr. Tamer Dodurka, köpeklerin kanser teşhisinde kullanılması için kolları sıvadı.

'UYUŞTURUCU BULANLARLA AYNI'

Projenin ilk etapta böbrek ve idrar kesesi kanserlerinin teşhisine yönelik olduğunu vurgulayan Dodurka, şimdiye kadar kullanılan hiçbir tıbbi aletin köpeğin burnuna yetişemediğini söyledi. Dodurka, projenin idrar kesesi kanseri ve böbrek kanserlerinde denenmesinin sebebini de bu kanser türlerinde kokunun daha belirgin olmasıyla açıklıyor. Sahipli 8 köpekle projeye başlayacaklarını anlatan Dodurka, "Oyun oynamaya daha yatkın olan ve daha iyi koku aldıkları bilinen labrador, setter ve pointer köpekleri kullanacağız. Uyuşturucu bulan köpeklerin eğitilmesiyle kanseri teşhis edecek köpeklerin eğitilmesi temelde aynı. Kanserli bir insanın nefes ve idrar kokusuyla sağlıklı bir insanın salgıladığı koku farklı. Köpekleri kanserli insanların idrar ve nefes kokusuna duyarlı hale getireceğiz. Belli bir süre sonra köpekler kanserli idrar ya da nefes kokusunu aldıklarında öğretilen tepkiyi gösterecek. Bu enkaz altında kalan birisini kurtaran köpeği ya da uyuşturucu bulan köpeği eğitmekle aynı" dedi.

'BAŞARI ORANI YÜZDE 99'

İngiltere ve ABD'de bu yöntemin kullanıldığını ve bu ülkelerde köpeklerin 3 hafta gibi kısa bir sürede eğitildiğini söyleyen Dodurka, "Yapılan çalışmalarda başarı oranı yüzde 99. Bir köpeğin burnu kimyasal bileşimleri ayırt etmekte ve kanser teşhisinde kullanılan 'kromatografi' aletinden bile yüzlerce kez daha hassas. Aletle kanser teşhisi koyamayacağınız bir vakada köpek kanseri belirleyebilir. Erken teşhis sayesinde de insan hayatını kurtarmak mümkün olabilir. Eğitim alacak köpeklerin 6 aylıktan büyük olması gerekli" ifadesini kullandı. Eğitimlerin sahipleriyle birlikte üniversitede yapılacağı gibi evlerde de devam edeceğini vurgulayan Dodurka "Köpekleri yaşadıkları sosyal hayattan koparmayacağız" diye konuştu.

Hastayla karşı karşıya gelmeyecek

Kanserli hastalarla köpeklerin karşı karşıya gelmesini istemeyen doktorların desteğini de talep eden Dodurka "Koşullu olarak eğiteceğimiz doktor köpeklerin, teşhis yapılacak hastayla karşı karşıya kalmasına bile gerek kalmayacak. Balon sistemiyle hastanın nefesi köpeklere koklatılırsa teşhis koyabilir. İyi eğitilen köpekler bir çok modern cihazdan daha iyi teşhis koyup, tedavi sürecinin başlamasını sağlayacak" dedi.

Sibernetik Silahlar


Dikkat!.. McAfee, yeni bir tehlike için uyardı.


İnternet ağının güvenliği konusunda uzman Amerikan şirketi McAfee, olası bir çatışma halinde bir ülkenin internet ağını kontrol altında tutmasını hedefleyen bir silahlanma yarışının gerçek bir tehdit oluşturduğunu açıkladı.

McAfee, yıllık raporunda ele aldığı bu konuyla ilgili olarak, Çin, Fransa, İsrail, Rusya ve ABD'nin düşmanlarının internet ağlarına saldırmaya yönelik ''sibernetik silahları'' olduğunu bildirdi.

Yıllık raporda, ''Günümüzde silahlar nükleer değil, sanal ve herkes bu tehditlere kendini hazırlamalı'' uyarısı yer aldı.

Son zamanlarda siyasi nedenlerle siber-saldırıların artışının bir endişe kaynağı olduğu belirtilen raporda, bu saldırıların hedefleri arasında Beyaz Saray, ABD Savunma ve İç Güvenlik bakanlıkları ve ABD Başkanının korunmasından sorumlu Federal Polisin yer aldığı ifade edildi.

Bir siber saldırıdan su ve elektrik dağıtım şebekelerinin, telekomünikasyon ve mali sektörler gibi altyapıların da etkilenebileceğine işaret edilen raporda, ''Gelişmiş ülkelerin çoğunda temel altyapı hizmetleri internete bağlıdır ve yeterince korunmamaktadır'' uyarısı yer aldı.

Beyinle ilgili inanılmaz gerçek


Bilim insanları kafatasları üzerinde yaptıkları araştırmalar sonucunda şok edici sonuçlar elde etti. İnsan beyni 5 bin yıl öncesine göre yüzde 10 oranında küçüldü.


Bilim insanları, sanılanın aksine insan ırkının evriminin durmadığını ve özellikle beynin hızla değişmeye devam ettiğini açıkladı.

Genler üzerinde yapılan araştırmalar sonucunda, halen yüzlerce genin değişim göstermeye devam ettiği belirtildi.

Wisconsin Üniversitesinden yapılan açıklamada, insan beyninin sürekli evrim içinde olduğu ve yaşanan evrimin beklenmedik bir şekilde geliştiği ifade edildi. bilim insanları kafatasları üzerine yaptıkları ölçümler sonucunda, son 5 bin senedir insan beyninin küçülmekte olduğunu açıkladı.

Avrupa, Çin, Güney Afrika ve Avustralya’dan alınan kafatasları üzerinde yapılan araştırmalar sonrasında, son 5 bin sene içinde insan beyninin tam 150 santimetre küp küçüldüğü belirtildi.

Bu şekilde, insan beyni 5 bin sene önceki haline oranla yüzde 10 küçüldü. Bilim insanları ise hayvan avı ile geçinen insanlıktan bu yana ihtiyaçlarını başkaları ile gidermeye başlayan insanların edindiği davranış değişikliklerinin beynin küçülmesini tetiklediklerini ifade ettiler.

Bu site yoğun saldırı altında

Bu site yoğun saldırı altında

Çin Savunma Bakanlığı'nın internet sayfasına bilgisayar korsanlarının bir ayda 2 milyondan fazla saldırı girişiminde bulunduğu bildirildi.

Sayfanın editörü Ci Guilin, Halkın Günlüğü gazetesinde yer alan açıklamasında, üç ay önce kurulan siteye ilk ay yapılan "hacker" saldırısının 2 milyon 300 bini geçtiğini belirtti. Çinli yetkili, siteye zarar vermeyi amaçlayan bu saldırıların yoğun güvenlik önlemi ve yedekleme sistemi sayesinde önlendiğini söyledi.

Haberde, 2 milyon 300 bin askeriyle dünyanın en kalabalık ordusu olan Çin ordusunun zaman zaman başka ülke hükümetlerinin internet sitelerine saldırı düzenlemekle suçlandığı ve Çin hükümetinin bu iddiaları reddettiği hatırlatıldı.

Haberde ayrıca, saldırıların ABD Savunma Bakanlığı'nın yeni sitesini hizmete sokmasından kısa süre sonra başladığına işaret edildi.

ABD Savunma Bakanlığı'nın raporlarına göre, internet sitelerine bir yılda düzenlenen saldırı sayısı 21 bin 124'ü buluyor ve internet sitesinin güvenliği için yılda 30 milyon dolardan fazla bütçe ayrılıyor.

Çin Savunma Bakanlığı'nın internet sayfasının Çince bölümünün yurt dışından, daha çok ABD, Avustralya, Singapur ve Japonya, İngilizce bölümünün de ABD, Avustralya ve İngiltere'den ziyaret edildiği açıklandı. Siteyi açıldığı ilk gün 70 milyon, ikinci gün 130 milyon kişi ziyaret etti.

-BİLGİSAYAR KORSANLARININ AMAÇLARI-

Çinli yetkililer, Savunma Bakanlığı'nın internet sitesine saldıranların kaynağı ve amaçları hakkında yorum yapmaktan kaçındı.

Enformasyon güvenliği teknolojisi konusunda uzman olan Pekin Üniversitesi Posta ve Telekomünikasyon Fakültesi Dekanı Fang Binşing, bazı bilgisayar korsanlarının Çin dışından provokasyon amacıyla saldırdığını ileri sürerek, "Bunların çoğu Çin'in gelişmesini kıskanıyor ve popüler internet sitelerine saldırı düzenleyerek Çin'in canını sıkmak istiyor" diye konuştu.

Çin Savunma Bakanlığı yetkilileri, internet sitelerine girmeye çalışanları askeri konu meraklıları, askeri sırları çalmak isteyenler ve sadece bu konudaki yeteneklerini göstermek isteyenler olmak üzere üç kategoriye ayırıyor.

Çin Halk Kurtuluş Ordusu Savunma Üniversitesi'nden Prof. Li Daguang, bilgisayar korsanlarının "böyle mantıksız davranarak mutsuzluklarını ortaya koymak istedikleri" görüşünü savundu.

+19 Kasım 2009 Perşembe, 09:13

Apple'dan Hackintosh'a müthiş darbe!

Apple, klon Mac üreten belalısı Hackintosh cephesine bu kez sert vurdu. Peki ya bundan sonrası?

Macintosh'un klon ürünlerini üreten Florida firması Psystar, federal mahkemelerin verdiği kararla sarsıldı. Apple'ın işletim sistemini kendi Intel tabanlı bilgisayarlarına yükleyen Psystar, Yeni Çağ (Yeni Binyıl) Dijital Telif Hakkı Kanunu'na (DMCA) muhalefetten ve telif hakları yasaları uyarınca suçlu bulundu.

Taraflar arasındaki ilk dava, bundanaylar önce; Psystar'ın Mac OS X işletim sistemine ait kopyalarını, ürettiği bilgisayarlara yüklediği iddiasıyla açılmıştı. Apple ve Psystar arasında, çözüm bekleyen bunun gibi pek çok dava bulunuyor.

Bu kez hakim, Psystar'ın Mac OS X ürünlerini yalnızca perakendicisinden almamakla kalmayıp, kendi ürettiği kopyaları bir de modifiye ettiği konusunda ikna olunca, cezayı kesti. Kendi ürettiği 'bootloader' ve 'kernel' eklentilerini kopya işletim sistemlerine dahil ederek telif hakları yasasını bir kaç şekilde çiğnemiş olduğu ifade edilen firmanın itirazları sonuçsuz kaldı.

Peki ama bu karar her şeyin sonu mu? Şimdilik böyle bir durum söz konusu değil, ama Hackintosh cephesinin en ciddi darbeyi aldığını söylemek de pek yanlış olmaz...

+18 Kasım 2009 Çarşamba, 14:38

MS bıraktı, Google kaptı!

Microsoft çıkarttı, 90 dakida sonra Google aradı.

Microsoft'un önemli ismi, sadece 90 dakika içinde nasıl Google'a geçti; ilk itirafı ne oldu?

Microsoft'un gerçekleşen son işten çıkartma dalgasında işinden olan 800 çalışandan birisi de Don Dodge olmuştu. Microsoft'un iş geliştirme bölümü direktörü olan Don Dodge, nice yeni girişimin arkasında yer almış, tecrübeli bir isim.

Bu girişimler arasında AltaVista, Napster, Ray Ozzie'nin Groove Networks'ü yer alıyor. Microsoft dışındaki geliştiriciler ve yeni iş kuranlar için çok önemli bir isimdi. Şirketten ayrılışı bir şikayet yağmuruyla karşılandı. İşten çıkartıldıktan sadece 90 dk. Sonra Google mühendislik bölümü başkan yardımcısı; ve yine eski bir Microsoft çalışanı olan Vic Gundotra'dan iş için telefonla arandı.

Geçtiğimiz hafta Google'daki iş teklifini kabul eden Dodge, yine benzer bir iş yapıyor. Gundotra'nın kendisini bu kadar çabuk aramasıyla ilgili de şunları söylüyor "Hızlı ve kararlı hareket gerçekten ferahlatıcıydı. Microsoft'taki yavaş, gizlilikle örtülü bürokrasiyle zıttı. Bu hız ve kararlılık işe iyi insanlar almakta, büyük ürünler ortaya koymakta ve müşterilere hizmet etmekte de kendisini gösteriyor."

IE'den Chrome'a, Office'den Google Docs'a

Ayrıldığı Microsoft için de iyi şeyler söyleyen Dodge "Microsoft'taki bütün iyi insanlara teşekkürler. 4 yıl, 11 ay ve 20 günün her bir gününden keyif aldım. Şey, aslında son birkaç gün haricinde, onlar pek de keyifli değildi. Umarım Microsoft'u daha ulaşılabilir kılmakta ve yeni girişimlerin dostça karşılanmasında, Microsoft ile çalışmanın daha kolay hale getirilmesinde ufak da olsa bir katkım olmuştur. Microsoft bugün katıldığım 5 yıl önceki şirketten daha farklı daha iyi bir şirket" diyor.

Google'daki işi için pek çok hazırlık yapan Dodge Outlook'u bırakıp Gmail'a, Microsoft Office'i bırakıp Google Docs'a, Windows Mobile'ı bırakıp Android'e ve Internet Explorer'ı bırakıp Chrome'a geçti. "Hey 2009 Kasım'ında değil miyiz? Neden Word 2007? Google Docs'un ve internet tabanlı ürünlerin avantajı arada bir geçiş yaşamadan düzenli olarak geliştirilmeleri. Hep güncel teknolojiyi kullanmak, 2007 sürümünü değil" diyor.

En komik itiraflarından birisi iPhone ile ilgili "Tamam, artık Microsoft'ta çalışmıyorum ve itiraf edebilirim: iPhone'a imreniyorum. Kendi Windows Mobile akıllı telefonum onunla boy ölçüşemiyordu."

+18 Kasım 2009 Çarşamba, 19:41

Windows 7 için kırmızı alarm!

Windows 7 crack'i ararken eldekinden olmayın.

Windows 7'nin aktivasyon crack'i çıktı çıkmasına ama bakın beraberinde neleri getiriyor.

RemoveWAT ve ona benzer ChewWGA araçları Windows 7 kullanıcılarının Windows Genuine Advantage kayıt prosedürünü atlatmasını sağlıyor. İki hack de ürün aktivasyonunu OEM anahtarlara gerek kalmadan hallediyor. İlk çıkan hackler, Windows 7'nin çıkışından önce yayınlanan OEM anahtarlardan yararlanıyordu. Bu konudan daha önce bahsetmiştik.

Bu güncel gelişme ışığında bir açıklama yapan güvenlik firması Sunbelt Software, kullanıcıları bekleyen tehlikeye karşı uyarıyor: "Aktivasyon crack'i kılığında trojenler internette cirit atacak."

RemoveWAT ve Chew-WGA ile birlikte aktivasyon şifresini ve yasal yazılımın diğer korumalarını aşan uygulamalar, anti-virüs yazılımları tarafından zararlı olarak algılanabiliyor. Esas tehlike bu noktada başlıyor...

Anti-virüs yanılıyor diye onaylayınca...

Crackler, anti-virüs tarafından durdurulduğunda anti-virüslerinin yanlış alarm verdiğine inanarak, bu uygulamaları onaylayan kullanıcıları, bu uygulamaların kılığına girmiş trojenleri indirip bilgisayarlarına yükleme tehlikesi bekliyor.

Sunbelt uyarıyor: "RemoveWAT ve Chew-WGA'nın trojenleştirilmiş sürümleri yakında internet sitelerine ve dosya paylaşım ağlarına yayılacak." Güvenlik araştırmacıları bunu rahatlıkla söylüyor; çünkü Windows Vista'nın Şubat 2007'deki ve Windows XP için 2005 yazında çıkan crack'leri için benzer yöntemler, saldırganlar tarafından yaygın bir şekilde kullanılmıştı.

Bilgi için: Microsoft
Telefon: (212) 258 59 98 pbx

+19 Kasım 2009 Perşembe, 09:10

Mumyalar da kalp hastası oluyormuş

Amerikalı bilim adamlarının yaptığı araştırma, 3500 yıllık mumyalarda da kalp hastalıkları olduğu yönünde işaretler bulunduğunu ortaya çıkardı.

Kansas City'deki Orta Amerika Kalp Enstitüsünde görevli kardiyolog doktor Randall Thompson, fast food, sigara ve egzersiz yapılmamasının, kalp hastalıklarına yol açan modern faktörler olduğunu düşündüklerini belirtirken, "Ancak bulgular, salt bunların, atardamarlardaki tıkanmanın nedenleri olmadığını gösterdi" dedi.

Thompson ve ekibinin, Ulusal Mısır Tarihi Eserler Müzesindeki 22 mumyayı bilgisayarlı tomografi (CT) yöntemiyle inceledikleri mumyaların MÖ 1981 ve MS 334 yılları arasında yaşayan kişilere ait olduğu, yarısından fazlasının 45 yaşın üzerinde öldüğünün sanıldığı ve bu dönemde ortalama yaşam süresinin 50'nin altında olduğu belirtildi.

Mumyalardan 16'sının incelenmeye uygun kalbe ve damar dokusuna sahip olduğu, bunlardan 9'unun atardamarlarında açık ya da olası sertleşme gözlendiği kaydedildi.

San Diego'daki California Üniversitesinde görevli doktor Michael Miyamoto da, mumyalardakiyle günümüz hastalarındaki vasküler kalsifikasyonun benzer görüntüye sahip olması karşısında hayrete düştüklerini ifade ederek, "Belki de damar sertliğinin gelişimi, insan olmanın bir parçası" diye konuştu.

Araştırmada, mumyalardan birinin, muhtemel kalp krizi geçirdiği yönünde kanıt elde edildiği, ancak bu krizin ölümcül olup olmadığının ise bilinmediği, mumyalamanın su kaybına yol açması nedeniyle bu kişilerin o dönemde kaç kilo olduklarını söylemenin de mümkün olmadığı belirtildi.

Mumyaları incelenen bu kişilerin yaşadıkları dönemde yüksek statüye sahip oldukları ifade edilirken, doktor Randall Thompson, zengin insanların, et ve tuzlu et yediklerini, bu nedenle yüksek tansiyon hastası da olabileceğini, ancak bunun spekülasyon olduğunu kaydetti.

Kalp hastalığı işaretleri gösteren en yaşlı mumyanın, Kraliçe Ahmose Nefertari'nin dadısı Lady Rai olduğu bildirildi.

+18 Kasım 2009 Çarşamba, 20:31

Folik asit kanser riskini artırıyor

Birçok batı ülkesinin aksine gıdalara folik asit takviyesi yapılmayan Norveç'teki bir araştırmada, folik asit ve B12 desteği alan kalp hastalarının kansere yakalanma oranı, bu vitamin desteklerini almayanlara göre daha fazla çıktı.

Norveçli araştırmacılar, folik asit ve B12 desteği alan kalp hastaları arasında akciğer kanserine yakalananların oranının, genel nüfusuna göre yüzde 25 daha fazla olduğunu ortaya koydu. Araştırmada ayrıca, vitamin desteği alanların diğer kanser hastalıkları ve diğer rahatsızlıklardan ölüm oranı da daha yüksek çıktı.

Bergan kentindeki Haukeland Üniversitesi Hastanesi doktorlarından Marta Ebbing ve ekibinin yaptığı, tıp dergisi American Medical Association'da yayımlanan çalışmada, üç yılı aşkın süre folik asit takviyesi verilmesinin kanser hücrelerinin büyümesine neden olabileceği belirtildi.

Birçok ülkede gıdalara folik asit takviyesi yapılmasının yararlarıyla ilgili de yeni soru işaretlerinin gündeme getirildiği çalışmada, sonuçların diğer ülkelerde doğrulanmasına ihtiyaç olduğuna işaret edilerek, gıdalara yapılan vitamin takviyesinin yaygın kullanımının ardından güvenli biçimde izlenmesi çağrısında bulunuldu.

Vücudun yeni sağlıklı hücreler oluşturmasına yardım etmesi ve hamilelik öncesi kadınların spina bifida (omurga açıklığı) gibi ciddi doğum kusurlarının önlemesi için gerekli miktarda almasına özen gösterilen folik asit ve B vitamini, ABD dahil birçok ülkede un ve pirinç gibi ürünlere ekleniyor.

Daha önceki çalışmalarda da folik asit takviyesinin kanser riskini artırabileceği endişeleri gündeme getirilirken, Norveç'te gıdalara folik asit takviyesi yapılmamasının bu ülkedeki deneklerin, folik asidin kanser üzerine etkileriyle ilgili iyi bir çalışma olanağı sağladığına dikkati çekildi.

Norveç'teki çalışmada Ebbing ve ekibi, (kalp krizleri ve inmelerle bağlantısı bulunan) bir amino asit olan homosistein düzeyini düşürmek için folik asit ve B12 vitamini alan kalp hastalarıyla ilgili geniş çaplı iki araştırmayı inceledi.

Ebbing ve ekibinin üç yıllık çalışmasında, takviyelerin kalbe yararı ortaya konmadı, ancak ekip, üç yılı aşkın süre takviye vitaminlerin kanser riskiyle bağlantısı olup olmadığını izledi.

Çalışmada, 6 bin 800'ü aşkın hastadan folik asit ve B12 desteği alanların kanser olma, kanserden ya da başka hastalıktan ölme riski daha fazla çıktı. Bulgular, kanser riski artanlarda akciğer kanserinin daha fazla görüldüğünü de ortaya koydu.

Mart ayında yapılan bir çalışmada da folik asit desteğinin prostat kanseri riskini artırdığı, Nisan ayındaki bir çalışmada da gıdalara folik asit takviyesi yapılmasının kalın bağırsak kanseri riskini artırdığı kaydedilmişti.

+18 Kasım 2009 Çarşamba, 21:12

Microsoft'un Çin'deki satışları durduruldu

Microsoft işletim sistemlerinin Çin'deki satışları mahkeme kararı ile durduruldu.

'Pekin 1 Nolu Halk Mahkemesi', Microsoft'un Çince işletim sistemlerinde kullandığı bir karakter setinin lisans haklarını ihlal ettiğine hükmederek, Windows işletim sistemlerinin satışının durdurulmasına karar verdi. Mahkeme hükmü, Microsoft'un "Windows 98 / 2000 / 2003 / Server / XP " ürünleri için geçerli olacak.

Kararı aldırtan Zhongyi adlı şirket, Microsoft ile imzaladığı anlaşma şartlarına göre, tasarladığı yazı tipinin sadece Windows 95'de kullanılabileceğini; buna karşın ABD'li yazılım devinin tüm işletim sistemlerinde aynı seti kullandığını ileri sürmüştü. Çinli şirket, piyasaya yeni sürülen Windows 7'ye ilişkin olarak, mahkemeye yeni bir lisans ihlali başvurusunda bulunmak hususunda henüz karar vermediğini açıkladı.

Microsoft ise, lisans ihlalini reddederek kararı temyize götüreceğini bildirdi.

+18 Kasım 2009 Çarşamba, 20:27

Yüz yılın deneyine az kaldı

Yüzyılın en büyük deneyi olarak kabul edilen Büyük Patlama ortamının yaratılacağı Büyük Hadron Çarpıştırıcısı (BHÇ), bir yılı aşkın onarımın ardından deney için hazır hale getirildi.

Deneyi yürüten Avrupa Nükleer Araştırma Merkezinden (ANAM-European Organization for Nuclear Research (Cern)) yetkilileri, arızanın giderilmesine karşın, çarpıştırıcıya ev sahipliği yapan 27 km uzunluğundaki tünele proton ışınlarının gönderilerek deneyin başlatılacağı tarihi belirtmedi.

Deney sırasında tünel boyunca ayrı yönlerde iki proton hüzmesi verilecek. Bu ışın demetleri ayrı istikametlerde, ışık hızına yakın bir süratle halka şeklindeki tünelde yol alacak. Proton ışınlarının birbiriyle büyük bir enerjiyle çarpışmasının ardından bilim adamları, kozmosun doğasını kavramaya yarayacak yeni parçacıklar görmeyi umuyor.

Bilim adamları, ilk başta 450 milyon elektron volt civarında düşük enerjili ışınlar gönderecek ve düşük yoğunluklu çarpışmalar gözlemleyecek. Kalibrasyon için gerekli verileri topladıktan sonra araştırmacılar, ilk yüksek enerjili çarpışmayı sağlayacak enerji ışını seviyesini artıracak.

Bu aşama, İsviçre'nin Cenevre kenti yakınlarında yerin yaklaşık 100 metre altında bulunan BHÇ araştırma programının gerçek başlangıcı olarak kabul ediliyor.

14 milyar yıl önce evrenin doğumuna yol açtığına inanılan Büyük Patlama ortamını yaratmayı amaçlayan 10 milyar dolar değerindeki Hadron Çarpıştırıcısı, ilk geçen yıl çalıştırılmış, ancak bir ton helyumun tünele sızmasına yol açan elektrik bağlantısı arızası yüzünden sistem kapatılmıştı.

Bu ay başında da bir kuşun düşürdüğü ekmek parçası veya kırıntılarının BHÇ'de "küçük" bir ısınmaya yol açan bir kısa devreye neden olduğu belirtilerek, bunun üzerine sistemin kendini kapattığı açıklanmıştı. Bu ekmek kırıntılarının yol açtığı kısa devre nedeniyle makinenin mutlak sıfırdan (eksi 273,15 santigrat derece) eksi 268'e yükseldiği bildirilen açıklamada, birkaç saat sonra her şeyin normale döndüğü ve BHÇ'nin 5 Kasım gecesi yeniden normal faaliyetine döndüğü ifade edilmişti.

+18 Kasım 2009 Çarşamba, 20:41

İnternet 2020

İnternet 2020

İstanbul’da Google rüzgarı...

Google tarafından düzenlenen İnternet 2020 : Değişen Dünya başlıklı konferansı 18 kasım Salı günü Swissotel'de gerçekleştirildi.Yoğun bir katılımın olduğu konferansa Google'dan birçok üst düzey yönetici de katılarak Türkiye'ye verdikleri önemi gösterdiler.

İletişim için internet yetiyor

Moderatörlüğünü Google Türkiye Ülke müdürü Bülent Hiçsönmez'in yaptığı konferansta ilk sunumu Google Gelişmekte olan Pazarlar Direktörü Mohammad Gawdat yaptı. Gawdat internet dünyasında her geçen saniye yeni bir blogun yayınlandığını söylerken internet üzerinden kurulan sosyal ilişkiler konusunda ilginç istatistikleri paylaştı. 4 bin kişi üzerinde yapılan bir araştırma sonucuna göre internet kullanıcısı bir kişi, internet üzerinden iletişim kurduğu her 3 kişiden 2'si ile gerçek hayatta görüşmüyor. Her geçen gün büyüyen sosyal medyanın, her yaş grubundan insanları barındırdığını vurgulayan Gawdat, üyelerinin çoğunluğunu 5 ila 10 yaşları arasındaki çocukların oluşturduğu Poptropica internet sitesinin 75 milyon üye sayısını olduğunu açıkladı.

Tüketici aradığını tüketiyor

Google Baş Ekonomisti Hal Varian ise yaptığı konuşmada Google'da yapılan aramalar ve tüketici tercihleri arasındaki paralelliği istatistik veriler ile açıkladı. Varian Google Trends servisinin sunduğu bilgilerin ekonomik açıdan çok değerli olduğunu vurguladı.

Gelişmiş Arama Özellikleri Gül'dürdü

Google Ürün Geliştirme Direktörü Tom Stocky yaptığı konuşmada yeni arama servisi Wonder Wheel'in 2 gün önce Türkçe olarak hizmete girdiğini belirtti. Bu serviste arama yaptığınız kelimenin yanında en çok arananlar benzer kelimeler, deyimler ve tarih seçme imkanı sunuyor. Beta aşamasındaki Google Squared ürünü ise görsel arama sonucu gelen fotoğrafın kim tarafından, nerede ve ne zaman çekildiğini bilgisini sunuyor. Yine Beta aşamasındaki sesli aramayı uygulamalı olarak anlatan Stocky izleyicilerden büyük alkış aldı. Görsel arama özelliğinin gelişmiş özelliklerinden bahseden Stocky, görsel arama kutucuğuna gül yazıp yaptığı aramada ekrana gelen gül resimlerini gelişmiş arama özelliklerinden arama türünü yüz yapmasıyla ekranda Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül'ün resimlerinin çıkması salonda gülüşmelerin yaşandığı dakikalar oldu.

İnternetin Duygusal Gücü

Anlık mesajlaşma programı ICQ nun mucidi Yossi Vardi yaptığı konuşmada internetin duygusal bağlar üzerindeki etkisinden bahsetti. Bir döneme damgasını vuran ve sosyal ağların gelişiminde temel taşlardan birisi olan ICQ artık çok fazla ilgi görmese de Yossi'nin yaptığı konuşma internetin geleceğine dair ipuçları içeriyordu. Dünyanın en önemli internet ölçümleme firmalarından birisi olan comscore'un başkan yardımcısı Jack Flanagan ise yaptığı konuşmada Türkiye'de ki ve dünyadaki internet kullanımı ile ilgili istatistikleri izleyicilerle paylaştı. Konuşmaların ardından son bölümde Bülent Hiçsönmez moderatörlüğünde, Yiğit Şardan, Emre Kurttepeli, Levent Erden in katıldığı bir panel yapıldı.

+18 Kasım 2009 Çarşamba, 20:21

Zayıflatan çikolata

Zayıflatan çikolata

İspanyol bilim adamları, zayıflatan çikolata üretti.

Uzmanların “Lola” adını verdiği çikolata, beyindeki açlık merkezini etkileyerek tokluk hissi veriyor. Çikolatanın tek kusuru, içindeki kimyasal madde yüzünden yeşil renkte olması. Beşli bir kutu çikolatanın fiyatı 5 sterlin (12.5 TL). Yemeklerden 1 saat önce iki adet tüketilmesi öneriliyor.

+19 Kasım 2009 Perşembe, 11:06

Domuz gribinin oyunu çıktı

Domuz gribinin oyunu çıktı

Domuz gribi hastalığının sanal alemde oyunu çıktı.

Türkiye'nin de aralarında bulunduğu birçok ülçede ölümlere yol açan domuz gribi hastalığının sanal alemde bir oyunu çıktı. Oyun, harita üzerinde uçuşan domuzları yakalayıp aşı yaparak oynanıyor.

Dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de hızla yayılan ve ölümlere yol açan domuz gribinin önüne geçmek için Sağlık Bakanlığı'nın aşı kampanyaları devam ederken, internet ortamındaki bazı oyun şirketleri de bu fırsatı değerlendirdi. Yerli yazılım firmaları, ‘Domuz Gribi- 1’ ve ‘Domuz Gribi- 2’ adlı iki oyun hazırlayarak internet ortamına sürdü. İnternet ortamındaki oyun sitelerinden ulaşılabilen ve dünya haritası üzerinde dolaşan kanatlı domuzları yakalayıp, aşı yapmaya çalışan bir doktorun yönlendirildiği oyunun açıklamasında ise şu görüşlere yer verildi: ‘2009'un yeni ve en bulaşıcı hastalığı olarak çıkan Domuz Gribi'ni engellemeye ne dersiniz? Gribi engellemek için virüslü tüm domuzları aşılayarak zararsız hale getirelim.’ Kullanıcılar tarafından yoğun ilgiyle karşılanan bu basit java oyununa ilginin artmsaı bekleniyor.

+18 Kasım 2009 Çarşamba, 20:57

Bugün ilk uzay yürüyüşü yapılacak

Bugün ilk uzay yürüyüşü yapılacak

Atlantis astronotları, bugün ilk uzay yürüyüşünü yapacak.

Florida'daki Kennedy Uzay Merkezinden fırlatıldıktan sonra dün Uluslararası Uzay İstasyonuna (UUİ) kenetlenen uzay mekiği Atlantis'in astronotları, bugün ilk uzay yürüyüşünü yapacak.

Michael Foreman ve Dr. Robert Satcher Jr, bugün TSİ 16.20'de başlayacakları yürüyüşlerinde istasyona yedek anteni takacak ve kabloları bağlayacak. Astronotlar, ayrıca istasyondaki bazı ufak tefek sorunları halledecek.

Uzaya çıkan ilk ortopedik cerrah olan Satcher de ilk uzay yürüyüşünü yapacak.

Atlantis'in bir hafta sürecek ziyaretinde 3 uzay yürüyüşü planlanıyor.

+19 Kasım 2009 Perşembe, 12:01

İnternetteki veri büyüklüğü 487 eksabayta ulaştı

Google arama hizmetini vermeye ilk başladığında her şey web siteleri üzerinde dönüyordu. Bir arama yaptığınızda karşınıza web sitelerinin linkleri geliyordu.

Ardından görsellerin aranması hizmet verilmeye başlandı. Bunu gruplar, bloklar ve haritalar takip etti. Google'da arama ve etrafındaki araçların geliştirilmesini sağlayan ekipte çalışan Ürün Yönetimi Direktörü Tom Stocky, verdikleri hizmeti ve aramanın geleceği ile ilgili ipuçları verdi.

Arama ve aramanın geleceği ile ilgili konuşan Tom Stocky, "İnternette yer alan bilgiler arandığında, bunları kullanıcılar için akıllı bir şekilde birleştirmemiz gerektiğini anladık. Bu yönde çalışmalar yapmaya başladık. Yaptığımız çalışmaya da Evrensel Arama adı verdik. Evrensel arama, daha fazla veriyi bulup o sayfaya yönlendirme ve verileri daha bütünsel olarak kullanmaya odaklandırıyor. Bunun sonucu olarak ve artık aramalarda bir de video bağlantısı çıkıyor. Şu anda bir film ile ilgili arama yaptığınızda en üstte film ile ilgili bağlantıları görüyoruz, altına doğru görsellere geçiyor, hatta fragmanları video şeklinde bile bulabiliyorsunuz." dedi.

Çalışmaları hakkında bilgi veren Tom Stocky, her dört saatte Amerikan Kongre Kütüphanesi'ndeki bilgiye eşdeğer bilginin internete yüklendiğine dikkat çekerek, "Yakın zamanda ile Twitter'la anlaşma yaptık. Oraya gerçek zamanlı bilgi giriliyor. Artık Twitter'da yer alan bilgiler de Google aramasına dahil edilmiş durumda. Son zamanlarda yapılan araştırmada internetteki veri büyüklüğünün 487 eksabayt olduğu ortaya çıktı. Bu 487 milyar gigabayt anlamına geliyor. Bu bilgiyi kağıt üzerine çıktı alsanız, dünyayı 8 defa kaplayabilirsiniz. Üst üste koysanız 10 defa Plüton'a gidilebilecek kadar bir uzunluğa erişiyor. Şu bir gerçek ki Google bu bilgilerin çok küçük bir kısmına ulaşabiliyor. Daha alacağımız çok yolumuz var." diye konuştu.

GOOGLE BOOKS'TA 7 MİLYON KİTAP VAR

Google, kitaplar konusunda 24 bin yayıncı ile işbirliği içerisinde. 7 milyon kitap taranıp bu programa dahil edilmiş. Google Maps'de de 100'den fazla ülkenin şehirlerinin sokak haritası detaylı olarak yer alıyor. Google, uydu ile dünyanın kara parçalarının yüzde 50'sini kapsayacak ve yere 2 buçuk metre yaklaşacak kadar net görüntü alınabilecek durumda. Görseller konusunda TimeLife ile bir anlaşma yaptıklarını belirten Tom Stocky, son 50 yılda beğenilen ve klasik olmuş fotoğrafların yer aldığını ve 10 milyon görselin online hale getirilip internete yüklendiğini söylüyor. Youtube ise her dakika 20 saatlik video yükleniyor

GOOGLE SİZİN İÇİN BİLGİLERİ TABLO HALİNE GETİRİYOR

Arama seçenekleri, sorgulamaları daha net parçalara bölüp, rafine sonuçlar vermeyi amaçlıyor. Google'ın Squared Labs çalışması internet üzerindeki bilgileri alıp sizin yapılandırıyor. http://www.google.com/squared adresinden ulaşılan bu özellik, arama konusu ile ilgili bağlantılı bilgileri buluyor ve bize tablo olarak sunuyor.

İSTERSENİZ ARAMAYI SOSYAL ÇEVRENİZDE YAPIYOR

Herhangi bir sorgu yaptığınızda internet üzerinde kayıtlı bir arkadaşınızın aramaları karşınıza gelebiliyor. Şu an deneme aşamasında olan bu çalışma, bilgileri sosyal çevrenizde yer alan arkadaşlarınızdan bulup ekrana getiriyor. Bu arkadaşlarınız ise Facebook, Twitter ve FriendFeed gibi sosyal ağ sitelerinde yer alıyor. Google Profille oluştururken sosyal siteler de eklenirse aktif hale geliyor. Arama seçeneklerinde sosyal seçeneği var, onu seçtiğinizde sadece arkadaşlarınızdan gelenleri görüyorsunuz. Aslında Facebook, Twitter veya FriendFeed'de bulunan ve herkese açık, internette yayımlanan bilgiler ama genel aramada ulaşılamayabiliyor. Google kullanıcının profilinde Twitter ve FriendFeed üzerinden takip ettiği kişilerin yayınladığı mesajlar arama sonuçlarında görülebiliyor. Bu özelliği kullanabilmek için Google hesabıyla giriş yapılması gerekiyor.

Ürün Yönetimi Direktörü Tom Stocky, "Ben buraya gelirken 'İstanbul'un ünlü camileri' diye arama yaptım. Gördüm ki bir arkadaşım İstanbul'a daha önce gelmiş, fotoğraflar çekmiş ve albüm yapmış. Bunların içerisinde Sultanahmet önünde çektiği fotoğraf karşıma çıktı." diyor.

CEP TELEFONUNDA SESLİ ARAMA

Google cep telefonundan sesli arama hizmeti vermeye başladı. Cep teflonundan Google sayfasına ulaşıp, aranması istediğiniz kelimeleri telefona sesli olarak söylüyorsunuz. Söylediğiniz kelimeleri arayıp buluyor. Tom Stocky, sesli aramanın mantığını şöyle anlattı: "Ses dosyasını sunucuya yükleyip, heceleri alıyor. Ardından cümle haline getirerek Google içerisinde arayıp sonuçları cep telefonuna getiriyor. Cep telefonu üzerinden haritaya ulaşıp arama yapıldığında, ekrana çıkan linke tıklanıldığında oteli sesli görüşme için arıyor. Navigate sayesinde aranan otele hangi yollardan gidilebileceğini gösteriyor. Bunu GPS aracılığıyla harita üzerinde yapıyor. Aynı zamanda trafik yoğunluğu ve uydu görüntüleri de görebiliyorsunuz. Hatta yol üzerinde alışveriş yapacaksanız, bunun için yiyecek ile ilgili nerelerde bulabileceğinizi sorduğunuzda yolunuz üzerindeki en yakınalış veriş yerlerini gösteriyor. Aranan yere yaklaştıkça sokak görüntüleri de görülebiliyor. Böylece bulunduğunuz yer ile ekrandaki sokak görüntüsünü karşılaştırıp doğru yerde olup olmadığınızı anlıyorsunuz. İsterseniz cep telefonu arabaya GPS cihazı gibi bağlayabiliyorsunuz. Yan çevirip arabadaki yuvasına bıraktığınızda otomatik olarak GPS cihazı gibi oluyor ve butonlar büyüyor."

VERİMLİ ARAMA İÇİN YAPILAN BAZI DEĞİŞİKLİKLER:

Google'da arama yaptığınızda kelimeleri yazdığımız kutucuğun hemen altında Seçenekleri göster linki karşımıza çıkıyor. Bu linke tıklanıldığında sol tarafa bir mönü açılıyor. Arama yapılan konu ile ilgili Tüm sonuçlar, Her zaman ve Standart görünümü başlıkları yer alıyor. Bunların içerisinde Videolar, Haberler, Bloglar veya Forumlar tercih edilebiliyor.

Bu bölümdeki araçları kullanarak aramayı sınırlandırabiliyorsunuz. Festival kelimesi arandığında, konu ile ilgili videodan resimlere birçok konu gelebiliyor. Solda takvim ile ilgili aramalarda belli bir tarih aralığını tercih ettiğinizde ise Türkiye'de kısa zamanda gerçekleştirilecek olan festivalleri görebiliyorsunuz. Böylece eski festival haberleri arasında kaybolmuyorsunuz.

Google'ın yeni uygulamalarından biri de Wonder Wheel. Burada Türkiye kelimesi arattırdığımızda sayfanın tam ortasında aradığınız konu, sağ tarafta da sonuçlar görünüyor. Etrafındaki dairelere tıkladıkça farklı bilgilerle karşılaşıyoruz ve her tıkladığımız alan ile ilgili de sayfanın sağ tarafındaki bilgiler sürekli değişiyor.

Belirli Tarih Aralığı seçeneği ile internete yıllar içerisinde aranan konu ile ilgili ne kadar bilgi yüklendiğini gösterebiliyor. Çok eski yıllara ait bilgilere de bu sayede erişilebiliyor. Bu da geçmiş yıllara ait kitap ve belgelerin taranıp Google Books'a yüklenmesi sayesinde oluyor.

Görseller bölümünde bir gül resmi aradığınızda gül yazılı her şey gelebiliyor. Gül yazdığınızda ve kırmızı rengi tercih ettiğinizde gül resimleri buluyor. Yüz linkine tıkladığınızda ise adı veya soyadı gül olanları buluyorsunuz. Çizim başlığına tıklanıldığında konu ile ilgili fotoğraflar yerine karakalem çizimler geliyor. Eğer bir araba arıyorsanız renk tercihinde bulunabiliyorsunuz.

+19 Kasım 2009 Perşembe, 12:09

Anti-virüsler sınıfta kaldı

Güvenlik yazılımları sınıfta kaldı! ICSA Labs testlerinden kurtulamadılar

Anti-virüs ve diğerleri: İşi PC güvenliğini sağlamak olan yazılımlar bakın nasıl çuvalladı...

20 yıldan uzun süredir güvenlik yazılımlarını test eden ICSA Labs'ın uyguladığı en son testlerden, güvenlik yazılımlarının sadece dörtte biri geçebildi.

7 ürün kategorisinde yapılan testlerde en basit işlevlerde bile hatalar bulundu. Bulunan hataların yüzde 78'i temel yazılım işlevlerinin düzgün çalışmamasından kaynaklanıyor. Anti-virüs yazılımları sıklıkla zararlı yazılımların sisteme bulaşmasını engellemekte başarısız oluyor. Özellikle ilk denemede başarısızlık çok yüksek. Firewall'lar da anti-virüsler gibi sınıfta kaldı ve zararlı bağlantıları engelleyemedi.

Testteki başarısızlıkların en büyük sebeplerinden birisi güvenlik ürünlerinin verileri doğru bir şekilde kayıt altına alamamasından kaynaklanıyor. Özellikle de anti-virüsler düzgün kayıt tutamıyor. Çökmelerle de sıklıkla karşılaşılıyor. Bu test sonuçlarına göre piyasadaki ürünlerin çoğu kesinlikle başarısız.

"Eski güvenlik yazılımlarına güvenin"

ICSA Labs'ın test ve sertifika süreci oldukça zorlu geçiyor. Ürünlerin ancak yüzde 4'ü direkt olarak ilk aşamada geçer not alabiliyor. Elden geçirilip teste yeniden sunulan yazılımların yüzde 82'si ise sonunda geçmeye ve ICSA Labs sertifikası almaya hak kazanıyor. Bu zorlu testler görüleceği üzere çok yararlı. Ürünlerinin açıklarını öğrenen firmalar sertifika alabilmek için bütün bu kusurları gideriyor.

ICSA Labs'ın bu test sonuçları ışığında tavsiyesi daha basit ama daha oturmuş ürünlerin tercih edilmesi. Özellikle piyasaya yeni çıkan ve yeterince test edilmemiş anti-virüs, firewall ve benzeri güvenlik yazılımlarına karşı dikkatli olunması tavsiye ediliyor. Bu yazılımlar henüz test ve sertifikalandırmadan geçmeden tüketiciye sunuldukları için, tasarlandıkları ve yapmaları gereken basit işleri bile yapamayabiliyor.

Bu tavsiye elbette genel anlayışa biraz ters düşüyor. Yenilikçi yazılımların daha güvenli olacağı düşünülürken, eski ve yerleşmiş yazılımların daha güvenli olduğu ortaya konuluyor.

ICSA Labs'ın testleri anti-virüs, network firewall, web application firewall, network IPS, IPSec VPN, SSL VPN ve özel test kategorilerinden oluşuyor. Verizon Business'ın sponsoru olduğu araştırmaya bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.

Google'dan "Image Swirl"

Google'dan "Image Swirl"

Google'dan yeni görsel arama: Image Swirl. Google Image Swirl'i denemeye sundu.

İnternet devinden yeni bir hizmet daha: Peki ne işe yarıyor, neler sunuyor, nasıl ulaşılıyor?

Google Image Swirl, Google Labs altında yer alan yeni bir görsel arama özelliği ve Bing'in Visual Search özelliğinin başarısına cevap vermek için hazırlanmış.

Bu yeni arama özelliği Bing'e karşılık vermekle beraber çok değişik bir sunuma sahip. Ekranda dizilen resimlerden birisine tıklayınca o resim yakınlaşıyor ve çevresinde daire şeklinde dizilmiş ilgili resimler görülebiliyor. Google çevredeki resimleri özel bir algoritmaya göre konuyla ilgili ve o konunun alt dalları olacak şekilde seçiyor.

Katmanlı görsel arama özelliği ile 6 aşamalı bağlantı tekniğine göre ve kişisel arama tercihlerine göre sonuçlar sunuluyor. Aranacak sözcük girildiğinde aşağıya doğru sıralanan öneriler oldukça kalabalık. Üstelik Image Swirl'in anasayfasında demo arama bağlantıları var. Açar açmaz Eyfel Kulesi'ne tıklayarak ne demek istediğimizi daha iyi anlayabilirsiniz.

Google Image Twirl'i bir denedik

Görsel aramayı oldukça hızlandıran ve kolaylaştıran bir özellik; bir sayfada tekdüze bir şekilde sıralanmış küçük resimlere tek tek bakmaktan çok daha iyi. Bir hareket var, bir akıcılık var ve görselden görsele geçerken benzerine çok az rastlanan bir hızda sörf yapmak ve keyfini çıkartmak mümkün oluyor. Yazının ilerleyen kısmında belirteceğimiz gibi bu keyfin bir eksisi var, o da kısa sürmesi.

Denemek için "kebap" arattığımızda oldukça etkileyici sonuçlar sergiledi. Döner kebap görseline tıklayınca ilgili döner çeşitlerini, dürüm kebap resmine tıklayınca dürüm çeşitlerini görmek mümkün. Birbiriyle ilgili yemekleri ve bu yemeklerin yapıldığı restoranları, kebapçıları, yapılan bir açılıştan fotoğrafları görmek mümkün. Bu arada belirtmek gerekiyor ki, Image Swirl hızlı olsa da Bing'in Visual Search özelliği sunumda alışverişe daha yakın bir deneyim sunuyor.

Temalara göre sıralama

Image Swirl'in başarısı, bu sonuçları gösterirken önce kebabı, ona tıklayınca alt dallarda çeşitleri, tekrar tıklayınca restoranı, ona tıklayınca da gittikçe konuyla daha uzaktan alakalı temaları, mesela dediğimiz gibi kebapçıda çekilmiş açılış fotoğraflarını gösteriyor.

Ancak bu özellik ne yazık ki tamamlanmamış ve bu kadar heyecanlandıktan sonra kurcalayan kullanıcıların hevesi eninde sonunda kursaklarında kalıyor. Çünkü birkaç kelimede süper sonuç alınırken, yapılan aramaların büyük çoğunluğu için sonuç bulunamıyor. Şimdilik 200.000 arama kriteri ile kısıtlı bu hizmet, henüz Google görsel aramadaki kadar çok ve çeşitli sonuç sunamıyor. Olgunlaşırsa çok iyi bir hizmet olabilir, ama bu haliyle yöntem başarılı olsa da arama seçenekleri oldukça kısıtlı.

Denemek için: Google Image Swirl

18 Kasım 2009 Çarşamba

Bu mesaja dikkat!


























Her an dolandırılabilirsiniz! Kontör dolandırıcıları yine ortaya çıktı
18 Kasım 2009 Çarşamba, 17:52

HABERTURK.COM EKONOMİ SERVİSİ

Son dönemde moda olan cep telefonuna gelen ödül kazandınız SMS'leri furyasına bir yenisi daha eklendi. Telefonunuza gelen bir SMS size para ödülü kazandığınızı belirtiyor. Aradığınızda aksanı bozuk kişiler tarafından 35 bin TL para ödülü kazandığınızı ve bu para ödülünü yatırmak için sizden hesap numarası istiyorlar. Kendilerinin ise bir bankada hesap numaraları olduğunu ve paranın 17 bin TL'sini kendi bağlı bulundukları banka şubesine arayan kişi adına hesap açılarak yatırılacağını söylüyorlar. Paranın geri kalan kısmını ise kendi hesap numaranıza aktarılacağını söylüyorlar. Yalnız tek bir şartla! 8 adet 250 kontör alıp kontör kartındaki şifreleri vermeniz gerekiyor. Aman dikkat, kontör avcılarının tuzağına düşmeyin.

Bu numaradan gelen SMS'leri dikkate almayın!

İşte o numara 05**4048497

En güvenli otomobil


ABD Otoyol Güvenliği için Sigorta Enstitüsü, (IIHS) 2010 yılı modeller arasında en güvenli otomobilleri belirledi
18 Kasım 2009 Çarşamba, 17:50

IIHS'ü tarafından yapılan açıklamada, Ford, Subaru ve Volkswagen marka otomobillerin büyük bölümünü oluşturduğu, 19'u otomobil ve 8'i spor araç olmak üzere 27 en güvenli araç sıralamasında ilk sıralarda yer aldı.

Açıklamada, ABD'de bağımsız, kar gütmeyen bilimsel ve eğitici bir kuruluş olan IIHS'nin en güvenli araç kıstaslarını katılaştırması nedeniyle sıralamaya giren araç sayısında geçen yıla göre azalma yaşandığı belirtildi.

Yapılan açıklamada, ödüllerin otomobillerde motorların bir çarpışma sırasında ön ve yanlardan sağlanan destek ile en iyi şekilde korunması ve elektronik stabilite kontrolleri (ESC) göz önüne alınarak belirlendiği kaydedildi.

ABD Otoyol Güvenliği için Sigorta Enstitüsü tarafından 2010 yılı otomobil modelleri arasında çeşitli segmentlerde en güvenli otomobil seçilen 27 araç şöyle sıralandı:

Geniş Otomobiller:

Buick LaCrosse

Ford Taurus

Lincoln MKS

Volvo S80

Orta Büyüklükte Araçlar:

Audi A3

Chevrolet Malibu (2009 Ekim ayından sonra üretilenler)

Chrysler Sebring (4 kapılı ve ESC opsiyonlu)

Dodge Avenger

Mercedes C Class

Subaru Legacy

Subaru Outback

Volkswagen Jetta (4-door)

Volkswagen Passat (4-door)

Volvo C30

Küçük Otomobiller: S

Honda Civic (4 kapılı ve ESC opsiyonlu)

Kia Soul

Nissan Cube

Subaru Impreza (WRX dışında)

Volkswagen Golf (4 kapılı)

Orta Büyüklükte SUV

Dodge Journey

Subaru Tribeca

Volvo XC60

Volvo XC90

Küçük SUV

Honda Element

Jeep Patriot

Subaru Forester

Volkswagen Tiguan

1 Euro'ya Adidas


Ayakkabılar, malzeme ve işçiliğin üzerine kâr konulmadan satılacak
18 Kasım 2009 Çarşamba, 16:49

Mikro krediyle ünlenen Nobel Barış Ödülü sahibi Bangladeşli Muhammed Yunus’un Adidas’a sosyal bir proje üretme önerisinde bulunduğu ve normalde pahalı bir çizgisi olan Adidas’ın da bu öneriye sıcak baktığı belirtildi.

Adidas’a, fakir ülkelerin ucuz ürünleri kendileri ürettikleri takdirde hem satın alabileceklerini hem de iş yaratılacağını söyleyen Yunus’un bu fikri uygulanmaya başlanıyor. Ancak Adidas sözcüsü Jan Runau, “1 euro’luk ayakkabı” söyleminin henüz bir kavram olduğunu, ayakkabıların bu fiyatın üzerinde bir fiyata da satılabileceğini söyledi.

Ayakkabılarda Adidas logosunun olup olmayacağı ise henüz kararlaştırılmadı. Runau, ayakkabılara hiç marka koymayabileceklerini de söyledi.

Evlerde kombi tarihe karışıyor


5 Aralık'tan itibaren Türkiye'de inşa edilecek binalarda merkezi ısıtma sistemi yapılması zorunlu hale gelecek ve kombil kullanılmayacak
18 Kasım 2009 Çarşamba, 15:31

Kazan ve Basınçlı Kap Sanayicileri Birliği Derneği (KBSB) Başkanı Ali Eren, ''BEP yönetmeliğinde yer alan merkezi sistem zorunluluğunun mevcut binaları da kapsayacak şekilde düzenlenmesi durumunda söz konusu tasarruf 4 katına çıkarak, ülke ekonomisine her yıl 2 milyar dolar katkı sağlayacak'' dedi.

Binalarda Enerji Performansı (BEP) Yönetmeliği, 5 Aralık 2009 tarihinden itibaren düzenlenerek uygulamaya girecek. Eren, konuya ilişkin düzenlediği basın toplantısında yaptığı konuşmada, Bayındırlık Bakanlığı sorumluluğunda hazırlanan yönetmeliğin çeşitli yönleriyle diğer bakanlıkları da ilgilendirdiğine işaret etti.

Eren, ''Yönetmelik şu anda Başbakanlıkta son düzenlemelerin yapıldığı aşamada. Sayın Başbakanımız için enerji verimliliğinin büyük önem taşıdığını göz önünde bulundurarak, yönetmeliğin doğal gazda tasarrufu ön plana alan değişikliklerle yürürlüğe girmesi için gereken tüm hassasiyetin gösterileceğine inanıyoruz'' diye konuştu.

Yönetmelik çerçevesinde, yeni yapılan bin metre kare ve üzerindeki binalarda merkezi ısıtma sisteminin zorunlu hale getirilmesinin büyük önem taşıdığını belirten Eren, bu uygulamanın özellikle ekonomik anlamda bir rahatlama sağlayacağının altını çizdi.

Eren, ''1989 yılında Türkiye'nin doğal gaza geçmesiyle birlikte, bireysel ısınma sistemleri, yani kombiler, hızla Türkiye pazarına girerek, yaygınlık kazandı. Avrupa ülkelerinde karbondioksit emisyonlarının düşürülmesi ve gaz tasarrufu amacıyla merkezi ısıtma sistemleri ile ilgili düzenlemeler yapılırken, Türkiye'de trend tersine ilerleyerek konvansiyonel kombi satış rakamları ile Avrupa'nın ikinci büyük pazarı konumuna geldi'' şeklinde konuştu.

HER YIL 2 MİLYAR DOLARLIK KATKI...

Türkiye'de yılda ortalama 400 bin adet yeni konut inşa edileceği varsayıldığında, BEP yönetmeliği doğrultusunda sadece bu binalarda merkezi ısıtma sistemi kullanılması ile yıllık 500 milyon dolar tutarında tasarruf elde edileceğini bildiren Eren, ''BEP yönetmeliğinde yer alan merkezi sistem zorunluluğunun mevcut binaları da kapsayacak şekilde düzenlenmesi durumunda söz konusu tasarruf 4 katına çıkarak, ülke ekonomisine her yıl 2 milyar dolar katkı sağlayacak'' dedi.

2008 yılı sonu itibarıyla Türkiye'de çalışır durumda 5 milyon 300 bin adet kombi bulunduğunu ve her yıl yaklaşık 500 bin adet kombi satıldığını kaydeden Eren, kombi ısıtma sistemlerinin, merkezi sistemlere oranla yüzde 10-30 oranında daha fazla doğal gaz tükettiğine işaret etti.

Eren, bu farkın yıllık ortalama 1 milyar dolara denk geldiğini ifade eden Eren, şöyle konuştu:

''Halihazırda kullanılan kombilerin 500 milyon dolar tutarında bakım masrafını ve her yıl 500 milyon dolarlık yeni kombi satışını da göz önüne aldığımızda, ülke olarak mevcut sistemde yıllık zararımızın 2 milyar dolar olduğu ortaya çıkıyor. Atatürk Barajının maliyetinin 4 milyar dolar olduğunu düşünürsek, her iki yılda bir Atatürk Barajı kaybediyoruz.''

BEP yönetmeliğinin uygulamaya girmesiyle birlikte binaların enerji performanslarına göre sınıflandırılacağını söyleyen Eren, ''Bu sınıflandırmada önemli etkenlerden biri de karbon salımı. Yeni yapılan binaların yanı sıra mevcut konutlarda da merkezi ısıtma sistemine geçiş sağlanırsa, yıllık karbon salınımında 10 milyon tona baliğ olan bir düşüş sağlanabilir'' diye konuştu.

AA

Evlerde kombi tarihe karışıyor


5 Aralık'tan itibaren Türkiye'de inşa edilecek binalarda merkezi ısıtma sistemi yapılması zorunlu hale gelecek ve kombil kullanılmayacak
18 Kasım 2009 Çarşamba, 15:31

Kazan ve Basınçlı Kap Sanayicileri Birliği Derneği (KBSB) Başkanı Ali Eren, ''BEP yönetmeliğinde yer alan merkezi sistem zorunluluğunun mevcut binaları da kapsayacak şekilde düzenlenmesi durumunda söz konusu tasarruf 4 katına çıkarak, ülke ekonomisine her yıl 2 milyar dolar katkı sağlayacak'' dedi.

Binalarda Enerji Performansı (BEP) Yönetmeliği, 5 Aralık 2009 tarihinden itibaren düzenlenerek uygulamaya girecek. Eren, konuya ilişkin düzenlediği basın toplantısında yaptığı konuşmada, Bayındırlık Bakanlığı sorumluluğunda hazırlanan yönetmeliğin çeşitli yönleriyle diğer bakanlıkları da ilgilendirdiğine işaret etti.

Eren, ''Yönetmelik şu anda Başbakanlıkta son düzenlemelerin yapıldığı aşamada. Sayın Başbakanımız için enerji verimliliğinin büyük önem taşıdığını göz önünde bulundurarak, yönetmeliğin doğal gazda tasarrufu ön plana alan değişikliklerle yürürlüğe girmesi için gereken tüm hassasiyetin gösterileceğine inanıyoruz'' diye konuştu.

Yönetmelik çerçevesinde, yeni yapılan bin metre kare ve üzerindeki binalarda merkezi ısıtma sisteminin zorunlu hale getirilmesinin büyük önem taşıdığını belirten Eren, bu uygulamanın özellikle ekonomik anlamda bir rahatlama sağlayacağının altını çizdi.

Eren, ''1989 yılında Türkiye'nin doğal gaza geçmesiyle birlikte, bireysel ısınma sistemleri, yani kombiler, hızla Türkiye pazarına girerek, yaygınlık kazandı. Avrupa ülkelerinde karbondioksit emisyonlarının düşürülmesi ve gaz tasarrufu amacıyla merkezi ısıtma sistemleri ile ilgili düzenlemeler yapılırken, Türkiye'de trend tersine ilerleyerek konvansiyonel kombi satış rakamları ile Avrupa'nın ikinci büyük pazarı konumuna geldi'' şeklinde konuştu.

HER YIL 2 MİLYAR DOLARLIK KATKI...

Türkiye'de yılda ortalama 400 bin adet yeni konut inşa edileceği varsayıldığında, BEP yönetmeliği doğrultusunda sadece bu binalarda merkezi ısıtma sistemi kullanılması ile yıllık 500 milyon dolar tutarında tasarruf elde edileceğini bildiren Eren, ''BEP yönetmeliğinde yer alan merkezi sistem zorunluluğunun mevcut binaları da kapsayacak şekilde düzenlenmesi durumunda söz konusu tasarruf 4 katına çıkarak, ülke ekonomisine her yıl 2 milyar dolar katkı sağlayacak'' dedi.

2008 yılı sonu itibarıyla Türkiye'de çalışır durumda 5 milyon 300 bin adet kombi bulunduğunu ve her yıl yaklaşık 500 bin adet kombi satıldığını kaydeden Eren, kombi ısıtma sistemlerinin, merkezi sistemlere oranla yüzde 10-30 oranında daha fazla doğal gaz tükettiğine işaret etti.

Eren, bu farkın yıllık ortalama 1 milyar dolara denk geldiğini ifade eden Eren, şöyle konuştu:

''Halihazırda kullanılan kombilerin 500 milyon dolar tutarında bakım masrafını ve her yıl 500 milyon dolarlık yeni kombi satışını da göz önüne aldığımızda, ülke olarak mevcut sistemde yıllık zararımızın 2 milyar dolar olduğu ortaya çıkıyor. Atatürk Barajının maliyetinin 4 milyar dolar olduğunu düşünürsek, her iki yılda bir Atatürk Barajı kaybediyoruz.''

BEP yönetmeliğinin uygulamaya girmesiyle birlikte binaların enerji performanslarına göre sınıflandırılacağını söyleyen Eren, ''Bu sınıflandırmada önemli etkenlerden biri de karbon salımı. Yeni yapılan binaların yanı sıra mevcut konutlarda da merkezi ısıtma sistemine geçiş sağlanırsa, yıllık karbon salınımında 10 milyon tona baliğ olan bir düşüş sağlanabilir'' diye konuştu.

AA

İster evde ister ofiste


Ödüllü tasarım, üstün teknolojik özellikler
17 Kasım 2009 Salı, 10:21

Siemens Gigaset’in yeni DECT telefonu Gigaset SL780, ödüllü tasarımı, büyük ekranı ve teknolojik özellikleri ile eviniz ya da ofisiniz için mükemmel bir seçim sunuyor..

Siemens Gigaset’in gerçek metal kullanılarak üretilen ilk ev telefonu olan SL780’in Red dot ve IF Tasarım ödülü bulunuyor. Yeni menü konseptinin yanı sıra SL780, ergonomik tuş takımı ve kullanıcı dostu renkli büyük ekranı ile fark yaratıyor. Telefonun ortasında yeralan navigasyon tuşu sayesinde menü de gezmek daha da kolaylaşıyor. TFT 256.000 bin renkli büyük ekran tam bir görsel şölen sunuyor.

ECO Mode plus özelliği de bulunan SL780, sadece telefon çaldığında sinyalleri aktive ederek çevreye radyasyon salınımını da ciddi oranda düşürüyor.

Gigaset SL780 , 500 kişilik adres defteri ile evde olduğu kadar ofis içinde ideal bir telefon. Sözkonusu kontaklar mini usb kablosu ya da bluetooth ile PC ile senkronize edilebiliyor.

Siemens Gigaset SL780 ECO DECT teknolojisi sayesinde diğer telefonlara oranla yüzde 60’a varan oranda enerji tasarrufu sunuyor. Bu oran telefonun ECO Mode Plus özelliği açıldığında yüzde 80’lere kadar çıkıyor. Ayrıca ECO DECT plus özelliği kullanıldığında telefon evin neresinde olursa olsun sinyal gücü tamamen kapanıyor ve telefon çaldığında ya da arama yapıldığında devreye giriyor. Böylece çevreye yayılan radyasyon telefon kullanılmadığında sıfıra yakın düşürülüyor.

SL780’in yazılım güncellemesi ya da yeni fonksiyon eklenmesi internet üzerinden gerçekleştirilebiliyor.

Ecoist misin? Egoist misin?


Küçük bir fark yarat, dünya değişsin!
16 Kasım 2009 Pazartesi, 10:59

Tencerenin kapağını kapatarak suyu kaynatmanın, lastiğinizin havasını sık sık kontrol etmenin ya da buzdolabınızın içine kitap koyarak enerji tasarrufu sağlamak gibi kiçik farkların aslında nasıl büyük farklılıklar yaratacağını biliyor musunuz?

Siemens Gigaset tarafından desteklenen kucukbirfarkyarat isimli web sitesi tamamen bu amaçla kuruldu. "Çevre için hayatın her alanında küçük bir fark yarat" sloganıyla yola çıkan sitede, fark yaratan ünlülerle röportajlar, pratik bilgiler, "Ecoist misin? Egoist misin?" testi gibi pek çok ilginç bölüm yer alıyor. But testle çevreye ne kadar karbon salımı yaptığınızı ve bunun karşılığında kaç tane ağaç dikmeniz gerektiğini öğrenebiliyrosunuz. Sık sık güncellenen sitede çevreye duyarlı her bireyin öğrenmesi gereken pek çok ilginç bilgi de bulunuyor. Kullanıcılar interaktif olarak küçük fark yaratab deneyimlerini de paylaşabildikleri "bizden farklar" bölümü dileyen herkese açık. Fark yaratanlar bölümünde çevreci kimliklerlini yaşamlarına taşıyan özel isimlerle söyleşiler, ekosfer bölümünde ise ilginç çevre haberleri yer alıyor. Sizde hayatınızda küçük farklar yaratmaya ne dersiniz?

Bu kalemle eksiksiz not almak çok kolay


Hem yazılanı hem sesleri kaydediyor
16 Kasım 2009 Pazartesi, 00:13

Okulda veya iş toplnatılarında yeterince hızlı bir şekilde not alamamaktan mı şikayetçisiniz? Pulse Smartpen kaleminin hızına güvenemeyenler için birebir bir cihaz. Pulse smartpen üzerinde bulunan mikrofon sayesinde, ortamda bulunan tüm konuşmaları kaydediyor.

Kalemin ucunda bulunan kamera ise tüm yazdıklarınızı kendi içerisinde depoluyor. Böylece yazmış olduğunuz not ile hafızaya kaydedilen seslser birbiri ile senkron ediliyor. Yazdığınız herhangi bir kelimenin üzerine tıkladığınızda, o anda yapılan konuşmayı tekrar dinleyebiliyorsunuz. Pulse Smartpen beraberinde notlarınızı alırken kullanabileceğiniz bir not defteri ile geliyor.

Cepten görüntülü izleme dönemi


Telefonda 3G döneminin başlamasıyla casusluk da şekil değiştirdi. Artık, ortamdan canlı yayın yapılıyor
16 Kasım 2009 Pazartesi, 09:57

Türkiye yargıda telefon dinleme olayını tartışadursun, 3G’nin gelmesiyle casuslukta artık ortamizleme dönemi başladı. Hava temizleyiciden saatli radyoya, kol saatinden kravata kadar her türlü ürünemonte edilebilen bu sistem izlenen kişinin ortamdaki hareketlerini ve konuşmalarını
anında dinleyen kişinin telefonuna iletebiliyor.Maliyet ise ortalama bin
dolar ile 5 bin dolar arasında değişiyor.

ÇALIŞTIRMAK ÇOK KOLAY
Sistemin çalışmamantığı oldukça basit. Bunun için öncelikle içine 3G
SIMkart ve kamera yerleştirilmiş casus ürünlerden birisi alınıyor. İzlenmesi
istenilen kişiye hediye ediliyor. Ardından çalışma şekli ise şöyle:

- Bir kol saatine sığabilecek kadar küçük olan sistem, yerleştirilen
SIMkartın numarası başka bir 3G’li cep telefonundan aranınca
devreye giriyor.
- SIMkart bu çağrıya cevap verdiği anda kamera kayıta geçiyor.
- Ortamda yaşanan her şey anında karşı tarafın cep telefonunun
ekranına yansıyor.
- O an arama yapamayacak durumda olan biri, izlediği kişinin
yaşadıklarını kayıt altına alıp daha sonra da izleyebiliyor.
- Ürünlerde ortalama hafıza 4 GB’lık kayıda izin veriyor.

FARK ETMEK ZOR
Sistemi fark etmek imkânsız. Çünkü SIMkart ve kameranın takılı
olduğu alet, radyolu saat gibi elektrikle çalışan bir alet olduğunda
bile çalışıyor. Yani radyo olarak da kullanılabiliyor. Üstelik, bu radyo
çalışıyor olsa bile casus kamera devreye girebiliyor. Şu an en revaçta
olan ürünün, kişinin her yerde yanında taşıdığı küçük kol
saatleri olduğu söyleniyor. Teknolojideki gelişmeler,
izleyen kişinin cep telefonu aracılığıyla bu telefona
müdahale edebilmesini de sağlıyor.

Farklı dillerde alan adları kullanılabilecek
17 Kasım 2009 Salı, 00:10
Mısır Enformasyon Teknolojisi Bakanı Tarık Kamil, ilk Arapça internet domaini için bugün başvuru yapacaklarını açıkladı. Şarm el Şeyh'te düzenlenen ve Birleşmiş Milletlerin sponsorluğunda gerçekleşen İnternet Yönetimi Forumu'nda yaptığı açıklamada Kamil, alacakları ilk domainin 'Masr-Mısır' olacağını belirtti.

Yeni adımla daha fazla kişinin internete ulaşmasının sağlanacağı belirtiliyor. Böylece Mısır, Arapça domain alan ilk Arap ülkesi olacak.

Toplantıya Yahoo'nun kurucularından Tim Berners-Lee ile birlikte katılan şirketin yöneticilerinden Jerry Yang, her ne kadar 300 milyonluk Arap dünyasında internet kullanıcısı sayısı dünyanın yüzde 1'ini teşkil etse de, Latin alfabesi dışındaki dillere sağlanan bu kolaylıklarla kullanıcı sayısını artırmayı düşündüklerini ifade etti.

Halen dünya nüfusunun yüzde 75'inin internetten uzak olduğunu tahmin ediliyor.
Geçtiğimiz ekim ayında internet alanındaki gelişmeleri takip eden Tahsis Edilen İsimler ve Numaralar için İnternet Kurumu yönetim kurulu Latin alfabesi dışındaki Çince, Korece, Arapça ve diğer önemli diller için hızlı bağlantı mekanizmalarının devreye sokulması yönünde bir karar almıştı.

Yahoo Arap dünyasında etkinliğini artırmak için geçtiğimiz aylarda Arapların önemli sitelerinden maktoob.com'u satın almıştı. Yahoo, Arap dünyasındaki faaliyetlerini daha ileri götürmek için önümüzdeki yıl Arapça mail ve chat programlarını da devreye sokacaklarını açıkladı.

CİHAN

İnternette yeni dönem


Farklı dillerde alan adları kullanılabilecek
17 Kasım 2009 Salı, 00:10
Mısır Enformasyon Teknolojisi Bakanı Tarık Kamil, ilk Arapça internet domaini için bugün başvuru yapacaklarını açıkladı. Şarm el Şeyh'te düzenlenen ve Birleşmiş Milletlerin sponsorluğunda gerçekleşen İnternet Yönetimi Forumu'nda yaptığı açıklamada Kamil, alacakları ilk domainin 'Masr-Mısır' olacağını belirtti.

Yeni adımla daha fazla kişinin internete ulaşmasının sağlanacağı belirtiliyor. Böylece Mısır, Arapça domain alan ilk Arap ülkesi olacak.

Toplantıya Yahoo'nun kurucularından Tim Berners-Lee ile birlikte katılan şirketin yöneticilerinden Jerry Yang, her ne kadar 300 milyonluk Arap dünyasında internet kullanıcısı sayısı dünyanın yüzde 1'ini teşkil etse de, Latin alfabesi dışındaki dillere sağlanan bu kolaylıklarla kullanıcı sayısını artırmayı düşündüklerini ifade etti.

Halen dünya nüfusunun yüzde 75'inin internetten uzak olduğunu tahmin ediliyor.
Geçtiğimiz ekim ayında internet alanındaki gelişmeleri takip eden Tahsis Edilen İsimler ve Numaralar için İnternet Kurumu yönetim kurulu Latin alfabesi dışındaki Çince, Korece, Arapça ve diğer önemli diller için hızlı bağlantı mekanizmalarının devreye sokulması yönünde bir karar almıştı.

Yahoo Arap dünyasında etkinliğini artırmak için geçtiğimiz aylarda Arapların önemli sitelerinden maktoob.com'u satın almıştı. Yahoo, Arap dünyasındaki faaliyetlerini daha ileri götürmek için önümüzdeki yıl Arapça mail ve chat programlarını da devreye sokacaklarını açıkladı.

CİHAN
 
Lida